MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların murisi Hüseyin'in, 16.06.2011 tarihinde intihar ettiğini, davalının, murisin eşi olup, evlendiği günden itibaren murisi, ... ili, ... İlçesi, ... Köyü'nde kain, içinde ev bulunan sebze bahçesinin kendisine verilmesi hususunda zorladığını, murisin davalının baskısına dayanamayarak 25.09.2008 tarihli vasiyetname ile söz konusu taşınmazı davalıya vasiyet ettiğini, sonradan aynı noterlikte düzenlenen 30.10.2008 tarihli "düzenleme şeklinde vasiyetnameden rücu senedi" ile bu vasiyetten rücu ettiğini, davalının baskılarına dayanamayan murisin, ... 3. Noterliği'nde 17.05.2011 tarihli davaya konu vasiyetnameyi düzenlediğini, vasiyetnameyi düzenledikten 30 gün sonra da intihar edip, yaşamına son verdiğini belirterek; ... 3. Noterliği'nde 17.05.2011 tarihinde düzenlenen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kendisine vaad edilen rahat yaşamı göremediğini, müvekkiline, ev ve her yıl altın alınacağı türünden yapılan vaatlerin hiç birinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin, davaya konu vasiyetnamenin düzenlenmesi için murise her hangi bir baskı yapmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; vasiyetnamenin yapıldığı tarihte murisin hukuki işlem yapma ehliyetinin bulunduğunun saptandığı, vasiyetnamenin, korkutma ve zorlama sonucu yapıldığının davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, murisin baskı ve zorlama altında vasiyetname düzenlendiği iddiasıyla açılan vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. TMK'nın 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; ehliyetsizlik, vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.TMK'nın 557. maddesinde sayılan bu sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir.İkrah (korkutma), kişinin irade serbestisinin ihlal suretiyle onu gerçek isteğine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide manevi ikrah denilir.Somut olayda temyize konu uyuşmazlık; davaya konu vasiyetnamenin, davalı eşin, baskı ve zorlaması sonucu düzenlenip düzenlenmediği noktasında toplanmaktadır.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; 1937 doğumlu murisin, 25.09.2008 tarihli vasiyetname ile sahibi olduğu gayrimenkullerdeki yarı hissesini kızına, yarı hissesini eşi Habibe'ye vasiyet ettiği, ardından 30.10.2008 tarih ve 7567 yevmiye numaralı vasiyetnameden rücu senedi ile bu vasiyetnameden rücu ettiği, ardından ... 3. Noterliği'nde 17.05.2011 tarihinde davaya konu vasiyetnameyi düzenlediği, 16.06.2011 tarihinde de intihar edip, yaşamına son verdiği anlaşılmaktadır. Davalı, murisin 12.10.2004 tarihinde evlendiği eşidir, davacı ise murisin ilk evliliğinden olma kızıdır. Murisin, davacı kızı ve davalı eşi dışında bir mirasçısı bulunmamaktadır.Davacı taraf, davalı eşin, baskı ve zorlamaları sonucu davaya konu vasiyetnamenin yapıldığına yönelik iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiştir. Tanık beyanlarından, davaya konu vasiyetnamenin, davalı eşin baskı ve zorlaması sonucu yapıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece; her ne kadar murisin vasiyetnamenin yapıldığı tarihte tasarruf ehliyetinin bulunduğu Adli Tıp Kurumu raporundan anlaşılmış ise de; davalı eşin, lehine vasiyetname düzenlemesi için murise baskı yaptığı, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakmayacağı, terk edip gideceği yönünde korkutup, murise zorlama ile vasiyetname düzenlettiğinin tanık anlatımlarından anlaşıldığı, vasiyetnamenin murise manevi ikrah altında yaptırıldığı gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.