Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9303 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16385 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 12. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 08/04/2014NUMARASI : 2013/29-2014/258Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; davalı için aylık 150.00.- TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk Buğra için aylık 200.00.- TL iştirak nafakasına karar verildiğini; davalının, nafakanın ödenmesi amacı ile takip başlattığını; icraya konu borç ile ilgili olarak, davalı ile davacının babasının protokol imzaladıklarını, protokole göre ödeme yapıldığını; yoksulluk nafakasından feragat edildiğini, iştirak nafakasının düzenli olarak ödendiğini; davalının, mükerrer olarak icra takibi yaptığını ileri sürerek; davacının, 5.151.57.- TL borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davalının anlaşma yapmaya zorlandığını, geçerli olmadığını, protokolde nafakadan feragat bulunmadığını, ödemelerin protokolde düzenlenen zamanda yapılmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, davacının, 5.350.00.-TL borçlu bulunmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki belgelerden, 22/10/2010 tarihinde, davalı ile davacının babası M.. C.. arasında protokol düzenlendiği, protokolde; davalıya 05/12/2010 tarihinde ve 05/01/2011 tarihinde 1.200.00. er TL ödeneceği, 2011 yılı Şubat ayından itibaren ise her ayın 5. gününde aylık 200.00.- TL nafaka ödeneceği, ödemeler süresinde yapılırsa geçmiş ve işleyecek nafaka alacağının talep ve takip edilmeyeceği, ödemede gecikme olursa 150.00.- TL yoksulluk nafakası için geçmiş ve işleyecek nafaka talep etme hakkının saklı olduğu; iştirak nafakası alacağının ise, saklı tutulduğu düzenlenmiştir. Davalı, 05/12/2010 tarihinde 1.200.00.- TL, 05/01/2011 tarihinde 1.200.00.- TL aldığını kabul etmiş, banka dekontlarından ise, değer ödemelerin protokolde kararlaştırılan süreden sonra yapıldığı bu nedenle, davalı tarafından 18/07/2013 tarihinde biriken yoksulluk nafakası alacağı için toplam 5.151.57.- TL alacağın tahsili için icra takibinde bulunulmuştur../.. Somut olayda; davaya konu protokolün davalı tarafından imzalandığı, davacının ise kendi babası tarafından imzalanan bu protokolü benimsediği ve delil olarak gösterdiği, protokolde ödemenin her ayın 5.gününde yapılacağının düzenlendiği; banka dekontlarından ise, ödemenin geç yapıldığı ayların bulunduğu, geç ödemenin yaptırımı olarak da protokolde yoksulluk nafakasının geçmiş ve geleceğe yönelik olarak talep edilebileceğinin düzenlendiği anlaşıldığından; davalının başlattığı icra takibi mükerrer değildir. Diğer bir anlatımla, davalının, geçmiş ve geleceğe yönelik olarak yoksulluk nafakası talep etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; davalının, davacıdan talep edebileceği nafaka miktarının belirlenebilmesi için dava dosyasının, protokolün, ödeme dekontlarının, icra dosyasının uzman bilirkişi tarafından incelenerek rapor sunulmasını sağlamak ve varılacak uygun sonuca göre karar vermektir .Ayrıca, HUMK.'nun 74.maddesinde; "Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalarıyla mukayyet olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Tahakkuk edecek hale göre, talepten noksan ile hüküm caizdir" düzenlemesi bulunduğu gibi; HMK.'nın 26.maddesinde; "Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez" düzenlemesi yeralmaktadır.Kural bu olmakla birlikte, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Bunlar; kamu düzenine ilişkin haller (örneğin, babalık davası, velayetin ve şahsi münasebetin düzenlenmesi gibi); davalının, davacının davasını değiştirmesine yada genişletmesine muvafakat etmesi; tenkis davasında dava dilekçesinde gösterilen miktardan fazlasına karar verilebilmesi (26.5.1965 gün ve 1965/2-781-223 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı); mahkemece, davacının talep sonucuna zımnen dahil olan talepler hakkında da karar verebilmesi; kanunen talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesinin caiz olduğu durumlarda (örneğin, boşanma davasında ayrılığa hükmedilebilmesi) talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesi şeklinde sıralanabilir (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı 2001, Cilt 3, Sayfa 3081 vd.).Davacı talebinin aşılıp aşılmadığı ise; öncelikle, dava dilekçesi ve aşamalarda varsa, ıslah dilekçelerinin kapsamıyla belirlenebilir.Somut olayda, davacı yan, 5.151.57.- TL toplam alacak yönünden borçlu olmadığının tebpitine karar verilmesini talep ettiği halde, mahkemece; talebi aşar şekilde davacının 5.350.00.- TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir../..SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.