Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9274 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2077 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ANKARA 11. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2012/589-2013/1261Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada, 2000 TL olarak ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Mahkemece, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davada, yoksulluk nafakasının kaldırılması talep edilmektedir.Somut olayda; tarafların 23.10.2009 tarihli mahkeme kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, 14.10.2009 tarihli protokol gereğince de, davacı tarafından davalı kadına aylık 2000 TL. yolsulluk nafakası ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.4721 sayılı TMK.nun 175.maddesi gereğince; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”.Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir.Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak, sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz.Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gerekebilir.Dava konusu olayda; davacı kocanın elektrik mühendisi olup aylık 1650 TL gelirinin bulunduğu, davalının ise, 1900 TL emekli maaşı, 400 TL babasından yetim aylığı aldığı, babadan kalma bir dairesi ile kendisine ait arabasının bulunduğu anlaşılmıştır.Bu durumda, mahkemece; yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde olay değerlendirilip; davacı ile davalı tarafın, boşanmaya karar verildiği tarih itibariyle ekonomik ve sosyal durumunun belirlenip, şimdiki durumları ile kıyaslanarak; boşanma kararından sonra tarafların mal varlığında ve gelirinde bir değişiklik olup olmadığı detaylı şekilde araştırılarak, değişiklik var ise, bunun kararlaştırılan nafaka miktarına ne ölçüde etkisi bulunduğu tartışılarak, başlangıçtaki denge gözetilerek, bununla birlikte "çoğun içinde azı da var kuralı gereği", nafakanın tamamen kaldırılması yerine, hakkaniyet ölçüsünde indirilebileceği de gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.