MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 20. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 09/09/2014NUMARASI : 2013/276-2014/709Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı O.. O.. tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıların annesi olduğunu, davacının geçinmekte güçlük çektiğini, gelirinin bulunmadığını, davalıların hiçbir şekilde destek olmadığını, hayatını idame ettirebilmesi için nafakaya ihtiyacı olduğunu, davalı Ozan'ın tek malvarlığı olan evini satmasını istediğini, bir ev kiralayarak kendisini mağdur etmeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak ev satılıp bedelini almasına rağmen kira ödememesi nedeniyle icra takibi altında evi tahliye ettiğini belirterek her iki davalıdan ayrı ayrı 1.500,00 er TL yardım nafakasının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı O.. O.. cevap dilekçesinde; davacıya 2012 yılına kadar destek olduğunu, şu an işlerinin bozulması nedeniyle destek olamadığını, davacının satıldığını belirttiği evin kendi katkılarıyla alınıp davacının üzerine kaydettirdiğini, davacının yoksul durumda bulunmadığını, lüks araba kullandığını, kiraların yüksek olduğu bölgede ikamet ettiğini, kendisinin ise tek gelir kaynağı şirketin durumun kötüye gittiğini, icra takipleri yapıldığını, nafaka ödeyecek durumda olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı T.. O.. cevap dilekçesinde; çalışmadığını, hiçbir gelirinin bulunmadığını, eşinin de çalışmadığını ve emekli maaşı dışında gelir elde etmediğini, davacının yoksul ve muhtaç durumda olmadığını, nafaka ödeyecek mali imkanlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davacının mevcut yaşam koşulları, imkanları ile taraflar arasındaki ilevi ilişki durumu değerlendirilerek davalı Ozan'ın kısmen bakma yükümlülüğü bulunması, diğer davalı Tuğçe'nin mevcut koşullarda sorumluluğunun olmaması gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL yardım nafakasının davalı O.. O..'dan alınarak davacıya verilmesine, davalı T.. O.. D.. yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı O.. O.. tarafından temyiz edimiştir../..Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir"düzenlemesi yeralmaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını toplum ve kişilerin vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın, nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Dosyanın incelenmesinde; davacının sosyal ve ekonomik durum araştırılmasının yapılması için ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında; davacının belirtilen adresinin kapalı olduğu, 4-5 ay önce adresi terk ettiğinin belirtildiği, bu şekilde davacının sosyal ve ekonomik durum araştırmasının yapılmadığı anlaşılmaktadır.Davacı duruşmadaki beyanında ise; 880,00 TL emekli maaşı aldığını, 1.400,00 TL kira ödediğini, kira dışında 1.500,00 TL giderinin olduğunu, masrafları elinden geldiğince küçük oğlunun karşıladığını beyan ettiği görülmektedir. Ayrıca trafik tescil kayıtlarına göre davacı adına kayıtlı araç satışları yapıldığı belirlenmiştir. Davalı O.. O..'ın sosyal ve ekonomik durum araştırmasında ise, müzik şirketi sahibi, aylık 2.000,00-2.500,00 TL gelir elde ettiği tespit edilmiştir. O halde mahkemece; davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılıp, gelirinin saptanmasından sonra nafakanın niteliği dikkate alınarak davacının giderleri ile nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ./..SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.