Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9103 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1598 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ALANYA 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 06/12/2013NUMARASI : 2013/37-2013/1455Taraflar arasında görülen yardım nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının kızı olan davalıya 350,00 TL yardım nafakası ödediğini, davalının çalıştığını, davalının anne ve kardeşi ile yaşadığını, yardıma muhtaç olmadığını, davacının mağdur olduğunu, yeniden evlendiğini belirterek, yardım nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yeralmaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını toplum ve kişilerin vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, yasa maddesinde sayılı kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın nafaka isteyenin geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliri ile orantılı olacak şekilde TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Somut olayda; davalıya yardım nafakası bağlanmasına ilişkin olan ilk davada davalı Beyza'nın aktif SSK çalışanı olduğu, aynı zamanda Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Kuyucak Meslek Yüksek Okulu Kuyucak İşletme Yönetimi bölümünde okuduğu belirlenmiş ve buna göre babanın kızına 350,00 TL yardım nafakası ödemesine karar verilmiştir. Tarafların gerçekleşen ekonomik-sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının gelirleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü gözönüne alındığında eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Mahkemece anılan ilkeler gözetilerek; “çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereğince, yardım nafakasının tamamen kaldırılması yerine, davacı ve davalının ekonomik durumları gözetilerek, davalı ile birlikte yaşadıkları anlaşılan anne ve kardeşin de ekonomik durumları ayrıntılı olarak araştırılarak, yardım nafakasının indirilmesi şeklinde de bir karar verilebileceği düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.