MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacı kurum hizmet binalarının 00011295740 ve 00011295750 nolu elektrik abonelikleri için 23.03.2006 tarihinde güvence ve dağıtım bağlantı bedeli olan 49.558,17 TL'nin ......'ın banka hesabına yatırıldığını, 01.01.2013 tarihinden itibaren "serbest piyasadan elektrik satın alımı" ihalesi yoluyla ................ ...... tarafından 31.12.2013 tarihinde kadar olan bir yıllık elektrik satın alınması sebebiyle ........... ile olan sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini, ihale süreci uzadığından iki aylık süreçte davalıdan elektrik temin edildiğini, 28.02.2014 tarihinden itibaren ise .......'den elektrik temin edilmeye başlandığını, davalı kurumdan abonelikler için yatırılan güvence bedelinin iade edilmesinin istenmesine rağmen bedelin iade edilmediğini, yapılan yazışmalarla davalının 03.03.2014 tarihinde temerrüde düştüğünü ileri sürerek, 49.558,17 TL'nin güncellenerek temerrüt tarihi olan 03.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; davacının aboneliklerinin resmi daire aboneliği olduğunu, davacının yatırdığı bedele ilişkin dekontta yazan bağlantı bedeli ibaresinin doğru olduğunu, bağlantı bedelinin ise Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin 22. maddesi gereğince bağlantı sırasında bir kez alınacağını ve iade edilemeyeceğini, davacının güvence bedeli ödendiğine dair belge bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklı güvence bedelinin tahsili istemli davanın 6502 sayılı yasanın 2-3 ve 52. maddelerindeki düzenleme ve tanımlar nazara alındığında tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Kanun'un 87. maddesi uyarınca, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere, dava konusu aboneliklerin davacı kurumun hizmet binaları için düzenlendiği ve abonelik sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturalarda abonelik grubunun resmi daire olarak belirtilmesi karşısında, davacının 6502 sayılı yasa kapsamında, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olmadığı açık olup, davacı 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici tanımına uymadığı gibi, olayda 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması da mümkün değildir. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Hal böyle olunca, mahkemece; işin esasına girilerek oluşacak sonuç dairesinde hüküm tesisi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.