Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9065 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1862 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 24/09/2014NUMARASI : 2014/34-2014/821Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/06/2007 tarih 2007/53E-2007/91K sayılı kararı ile boşandıklarını, müvekkilinin düzenli bir işte çalışmadığını, sabit bir gelirinin bulunmadığını, davalı tarafın boşandıktan sonra aynı zamanda özürlü olan müşterek çocuk için müvekkiline hiç bir maddi yardımda bulunmadığını, çocuğun bütün eğitim, hastane v.s masraflarını müvekkilinin karşıladığını ancak mali durumu nedeni ile bunda çok zorlandığını iddia ederek müşterek çocuk için aylık 750TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE artış oranına göre artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; %70 özürlü olduğundan nafaka ödemekte zorluk çektiğini savunmuşsa da, 24.09.2014 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; davacı ile anlaştıklarını, 350TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; tarafların müşterek çocukları U.. C.. için 350TL nafakanın yıllık ÜFE artış oranı ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405.md.sine göre; '' Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar. ''./..Somut olayda, dosya arasında bulunan davalı A.. H.. hakkında 04.03.2010 tarihinde Pendik Devlet Hastanesi tarafından düzenlenmiş özürlü sağlık kurulu raporuna bakıldığında; davalının ''orta derecede mental retardasyonu'' bulunduğu ve özür durumunun %70 olduğunun tespit edildiği görülmektedir.Mahkemece, davalı A.. H..'nin dava ehliyetine sahip olup olmadığı araştırılmadan dava sonuçlandırılmıştır. Oysa, dava ehliyeti dava şartlarındandır. Bu nedenle, mahkeme, tarafların dava ehliyetine sahip olup olmadıklarını re'sen gözetmek zorundadır. Nitekim, Türk Medeni Kanunu'nun yukarıda belirtilen 405. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı ve görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterlerin ve mahkemelerin bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, anılan madde ve HMK'nun 56.maddesi gereğince, davalının vesayet altına alınması gerekip gerekmediği hususunda vesayet makamına tezkere yazılması, vasi tayin edilmesi halinde davanın davalının vasisine yöneltilerek davaya devam olunması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, mahkemece, kamu düzenine ilişkin bu hususun gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.