Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9051 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 6774 - Esas Yıl 2009





Dava dilekçesinde itirazın iptali, icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü. Davada, banka personeli olan davalının istihdam fazlası olarak devlet personel başkanlığı emrine verildiği, bu işlemin iptali yönündeki idari yargı kararı üzerine davalıya parasal haklarının ödendiği, bu aşamadan sonra idari yargı kararının bozulduğu ve idari işlemin iptali başvurusunun retle so-nuçlandığı, böylece yapılan ödemenin dayanaktan yoksun kaldığı, yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiği ileri sürülerek itirazın iptali istenilmiş; mahkemece ödemenin, idari yargı kararı uyarınca alınmış idari karara dayandığı, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kesinleşmesini takiben talep halinde İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesine gönderilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Kural olarak haklı bir sebep olmaksızın başkasının zararına kazanımda bulunan kimse onu iadeye mecburdur. Özellikle geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş bir sebebe yahut varlığı son bulmuş sebebe dayalı alınan şeyin BK'nın 61 ve devamı maddeleri uyarınca (genel hükümler çerçevesinde) iadesi gerekir. Somut olayda ise, yukarıda açıklandığı üzere davalıya mahkeme kararı doğrultusunda ödeme yapılmış, ilgili karar bozulunca ödemenin dayanağı olan mahkeme ilamı ortadan kalkmakla varlık sebebi sona eren ödemenin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iadesi istenmiştir. Böylece BK 61 ve devamı maddeleri uyarınca açılan davada adli yargının görevli olduğu dikkate alınmadan yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de, yargı yoluna ilişkin görevsizlik kararları, adli yargı içindeki mahkemeler arası görev ve yetki uyuşmazlığına ilişkin olmadığından kararın kesinleşmesi ve talep halinde dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesi şeklinde hüküm kurulamaz (HUMK m. 27). Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.