MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; tarafların ....Aile Mahkemesinin 2012/273 Esas sayılı dava dosyası ile boşandıklarını, davalı kadın lehine 500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, karardan sonraki süreçte davalının özel bir şirkette yüksek maaşla çalışmaya başlaması nedeni ile yoksulluk durumundan kurtulduğunu, davacının ise geçirdiği soruşturmalar nedeni ile gelir durumunda ciddi oranda azalma olduğunu iddia ederek, hükmedilen nafakanın kaldırılmasını dava ve talep etmiştir.Davalı vekili özetle; davacının çalıştığı kurumdan alınmasının geçici bir durum olduğunu, davalının ise iddia edildiğinin aksine yüksek miktarda gelir getirici bir işte değil asgari ücret seviyesinde bir işte çalışmaya başladığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, nafakanın kaldırılmasına yönelik talebin reddine, davalı ... yararına boşanma ilamı ile hükmedilen 500 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere 150 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.''TMK.'nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Yargıtay HGK.nun 7.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).Somut olayda; davalı kadının boşanma davasından sonra özel bir şirkette çalışmaya başladığı ve asgari ücret seviyesinde gelirinin bulunduğu görülmektedir. Bu itibarla mahkemenin; davalının almış olduğu ücretin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı yönündeki tespiti doğru ise de yapılan indirim miktarının davalının gelir-gideri ile orantısız şekilde yüksek oranda olması doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar indirim yapmaktan ibarettir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.