MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen maddi ve manevi tamzinat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, operatörü... olan GSM hattı sahibi olduğunu, davacının talebi ve bilgisi dışında hattının ...'e taşındığını, taşıma işlemine müteakip hattının kullanıma kapatıldığını, bu hat taşıma işlemi nedeni ile... ve ... tarafından toplam 66,40 TL fatura tahakkuk ettirildiğini, bu bedellerin davacı tarafından ödendiğini, davacının özel bir bankada güvenlik elemanı olarak çalıştığını, hattının taşınması ve kapatılması nedeni ile büyük sıkıntı yaşadığını, işinden kovulma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, davacının işinde her an iletişimde olmanın büyük önem taşıdığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 66,40 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacı tarafa ait kimlik belgelerinin kötü niyetli 3.kişilerce ele geçirilerek hattının taşınması iddiası ile açılan davada genel mahkemelerin görevli olduğunu, davalı şirketin abonelerine doğrudan GSM hattı satmadığını, bu işlemin ayrı tüzel ve gerçek kişiler tarafından yapıldığını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini davalı şirketin sorumluluğu olmadığını, manevi tazminat şartlarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının... GSM hattı sahibi olduğu, bilgisi ve talebi dışında hattının ...'e taşindığı, bu işlemin 3.kişilerce davacının imzasının taklit edilmesi suretiyle, sahte imza ve form doldurma yöntemi ile gerçekleştirildiğini, taşınma sırasında hattın kapanması nedeni ile davacının güvenlik görevlisi olarak çalıştığı işyerinde amirlerinin kendisine zamanında ulaşamaması nedeniyle sıkıntılar yaşadığı ve amirlerinden azar işittiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 31,80 TL maddi tazminat ile 2.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacının hattının 3.kişilerce davacının imzasının taklit edilmesi suretiyle, sahte imza ve form doldurma yöntemi ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu haliyle uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiilden" kaynaklanmaktadır. Davalı ile sözleşmeyi akdeden davacı değil, davacının imzasını taklit ederek imza atan 3.kişilerin olduğunun anlaşılması karşısında taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır. (HGK'nun 17.02.2010 tarihli ve 2010/4-61Esas ve 2010/84 Karar sayılı ilamı)Dava konusu yapılan ve mahkemece de aynı şekilde kabul edilen olguların, 4077 sayılı Yasa’nın 2.maddesi gereğince “tüketici işlemi” ve 3/h maddesi kapsamında “ hukuki işlem” olarak kabul edilmesi olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında 4077 sayılı Yasa’dan kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Hal böyle olunca, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki "haksız fiil"den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekirken Tüketici Mahkemesince davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.