Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8909 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6279 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde; 04.09.2011 tarihinde davalı kuruma ait elektrik direğindeki camperin kopması nedeniyle çıkan yangında müvekkiline ait meyve ağaçlarının zarara uğradığı ileri sürülerek 12.133,3 TL maddi zararın tazminini dava ve talep etmiştir. Davalı kurum vekili cevabında; yangının meydana gelmesinde kusur ve ihmallerinin bulunmadığını, yangının neden çıktığının belirli olmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı tarafından yaptırılan delil tespit raporunu kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 10.616,63 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Kural olarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. Maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereği hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından bağımsız kılınmış ise de hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp öğretide ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmekte olup maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacaktır. Her ne kadar hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin kararı ile bağlı değil ise de; ceza yargılamasında yapılacak kusur incelemesinin ve yargılama sonucunda verilecek kararın eldeki davayı etkilemesi söz konusudur. Somut olayla ilgili olarak;... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2011/309 Esas sayılı iddianamesi ile davalı kurum çalışanı hakkında “genel güvenliği taksirle tehlikeye sokma" suçundan ceza davası açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır, mahkemece, bahsi geçen ceza dosyasının bu davanın sonucuna olabilecek etkisi gözetilmeden anılan ceza davasının sonucunun bu dava için bekletici mesele yapılması gerekirken, eksik incelemeye dayanılarak hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.