Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8904 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3455 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ERZURUM 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2012NUMARASI : 2009/314-2012/164Taraflar arasında görülen alacak-itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin 1997 yılından itibaren Ç.. Otoparkını işlettiğini, bu işyerinin daha önce S.. Rant Tesislerine ait olduğunu ve kalorifer dairesi olarak kullanıldığını, sanayi bölgelerinde, fabrikalarda ve kalorifer kazanlarının bulunduğu kalorifer dairelerinde 20 çarpanlı sayaç kullanıldığını, müvekkilinin işlettiği bu otoparkta da 20 çarpanlı sayaç takılı olduğunu ve bu durumdan haberdar olmayan müvekkilinin 1997 yılından itibaren 20 çarpanlı sayaç farkı nedeniyle davalı tarafa fazla ödeme yaptığını, 2006 yılının sonu itibariyle bu durumu fark edip davalı Tedaş Müdürlüğüne birçok kere başvuru yaparak durumu bildirdiğini, 08/08/2008 tarihinde davalı tarafça yapılan tespit sonucunda bu iş yerine takılı olan çarpanlı sayacın kombili sayaçla değiştirilmesi ve eski sayanı son endekslerinin tahakkuk ettirilmesi gerektiğini belirtildiğini, yapılan tespitten sonra işyerine kombili sayaç takıldığını ancak çarpanlı sayaç farkından dolayı müvekkilin davalı tarafa yaptığı fazla ödemelere ilişkin herhangi bir düzeltme işlemi yapılmadığını, Erzurum 5. Noterliğinin 10/06/2009 tarih 9077 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı tarafın hatalı işlemi sebebi ile fazla ödenen bedelin tespit edilerek ödenmesinin talep edilmesine rağmen ihtarnameye cevap verilmediğini, Erzurum 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/6050 Esas numaralı dosyası ile müvekkili aleyhine haksız olarak takip başlatıldığını, davalı tarafın kendi tarafından hazırladığı tutanağa rağmen müvekkilinden böyle bir alacak talebinde bulunmasının kötü niyetinin ispatı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-birleştirilen dosyada davacı vekili dilekçesinde; müvekkili kuruma olan elektrik borcundan dolayı davalı hakkında Erzurum 1.İcra Müdürlüğü'nün 2009/6050 sayılı dosyası ile ilamsız takip açıldığını, takibe itiraz edilmesi üzerine durdurulduğunu, bunun için itirazın iptali davası açıldığını, akabinde müvekkili aleyhine alacak davası açıldığını ve iki dosyanın birleştirilmesine karar verildiğini, davacı aboneye ait tüketimde ve faturalandırmada bir hata ve yanlışlık olmadığını ileri sürerek, davacısının davasının reddini savunmuş, birleşen davalarının kabulü ile alacaklarının takip çıkışı miktarı olan 16.815,36 TL'nin işleyecek reeskont avans faizi ile ayrıca borcun %40'ndan az olmamak üzere icra inkâr tazminatının da davacı (birleşen davanın davalısından) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece ''...davacı M.. S..'nun işyerindeki elektrik sayacına ait akım trafoları değerinin 20/5 A yerine 30/5A olarak kabul edilmesi sonucu hatalı elektrik faturası tahakkuk ettirildiği davacının 02/06/1999 ile 08/08/2008 tarihleri arasında davalı şirketten 46.528 kwh enerji miktarı karşılığı 8.685,29 TL asıl alacak, dava tarihine kadar 45,83 TL işlemiş faiz alacağının olduğu, M.. S..'nun 2006/12 dönemi ile 2009/05 dönemi arasındaki 15 adet faturayı ödemediği ve itirazında haksız olduğu, alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin Erzurum 1.İcra Müdürlüğü'nün 2009/6050 Esas sayılı dosyası üzerinden 11.574,15 TL asıl alacak, 4.410,72 TL gecikme zammı, 793,93 TL gecikme zammına ait KDV olmak üzere toplam 16.778,79 TL alacak talep edebileceğini belirtmiş ise de icra dosyasındaki faize yönelik taleple bağlı kalınması gerektiği anlaşıldığı'' gerekçesi ile davacı M.. S.. 'nun davasının kısmen kabulüyle asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle 8.685,29 TL asıl alacak ve dava tarihine kadar işlemiş 45,83 TL faiz olmak üzere toplam 8.731,12 TL alacağın davalıdan tahsiline, birleştirilen itirazın iptali davasının kısmen kabulüyle 11.574,15 TL asıl alacak, icra takibindeki taleple bağlı kalınarak 172,36 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.746,51 TL üzerinden takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle asıl alacağın %40'ı olan 4.629,66 TL icra inkar tazminatının davalı M.. S..'ndan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Esas dava dosyasındaki uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin çarpan farkını yanlış uygulayarak hatalı ödeme bildiriminde bulunmasından kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, birleşen dosyada ise davacı kurum tarafından tahakkuk ettirilen 2006/12-2009/5. dönem faturalarının ödenmemesi nedeniyle abone olan davalı aleyhinde yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; asıl dava konusu fark bedelleri tahakkuklarının 1999-2008 yılları arasındaki dönemler hakkında hesaplandığı, söz konusu tahakkuk tarihleri nazara alındığında, hem Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hem de Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin yürürlükte olduğu farklı dönemler olduğu anlaşılmaktadır. O halde dava konusu tahakkuk tarihleri nazara alınarak yürürlükte bulunan yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde hesaplama yapılmadığı, bütün tahakkuk dönemlerinde 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren EPMHY hükümlerine göre hesaplanmıştır.Ayrıca rapor içeriğine bakıldığında, 02.06.1999-06.12.2000 tarihleri arasındaki dönemde kıyasen 1000 kwh lik tüketim hesabı yapılmış, söz konusu döneme ilişkin tüketim bilgilerinin davalı kurumdan getirtilip, denetimi yapılmadan doğrudan kıyas ile tüketim değeri belirlenmiştir.Buna göre, mahkemece hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir. Davalı vekili de söz konusu rapora gerekçelerini de belirterek itiraz etmiş, ancak mahkemece itiraz doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor veya yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmamıştır.Buna göre; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, dava konusu bedellerin nasıl belirlendiğine dair tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması sağlanmalı, davacı abonenin abonelik dosyası ve abone sözleşmesinin aslı veya denetime açık okunaklı tasdikli sureti getirtilmeli, ve bu şekilde bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacıdan isteyebileceği bedeller hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, davalı itirazlarını da karşılayacak şekilde ayrıntılı, bilimsel veri ve yönetmelik hükümlerine uygun, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarı belirlenmeli ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme, soruşturma ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.