Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8893 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15392 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2013NUMARASI : 2002/479-2013/150Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, ..., ..., ... mevkiinde bulunan taşınmazı üzerinde ki evini inşa ettiği dönemde, davalıların kendilerine ait aynı mevkiide bulunan 76 parsel sayılı taşınmaza taşma olduğunu bildirmeleri üzerine, müvekkili davacının davalılara ait bu taşınmazın 145 m2'lik kısmını "el senedi" ile harici olarak satın aldığını, yıllar sonra davacı müvekkilinin bu satın aldığı 145 m2'lik yerin davalılara ait olmadığını ve bu taşınmazın İl Özel İdaresi adına kayıtlı olduğunu öğrendiğini, bu defa iş bu taşınmazın İl Özel İdaresi'nden ihale yoluyla yeniden satın almak zorunda kaldığını ve İl Özel İdaresi'ne 6.500.000.000 TL (6.500 TL) satış bedeli ile 1.170.000.000 TL (1.170 TL) KDV bedeli ödediğini belirterek, İl Özel İdaresi'ne ödemiş olduğu toplam 7.670.000.000 TL'nin (7.670TL) dava tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu ... ... ... Mevkii 4 pafta 76 parsel sayılı taşınmazın müvekkilleri adına kayıtlı olduğunu, 1991 yılında yapılan ifraz işlemi neticesinde taşınmazın yaklaşık 4 dönümlük (4000 m2) kısmının resmi olarak terk işlemlerinin yapıldığını, ifraz işlemleri sırasında davacının inşa etmiş olduğu evin davalı müvekkillerine ait taşınmaza tecavüzlü olduğunun anlaşıldığını, ifraz neticesinde davacı tarafça inşa edilen taşkın yapının ifraz edilen alanda kaldığını, davacı tarafça sunulan "senettir" başlıklı 28.06.1991 tarihli belgenin sahte olduğunu belge altındaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, davacı tarafça mahkemeye sunulan ikinci belge olan "tutanaktır" başlıklı belgede dava konusu 76 parsel sayılı yer için dava dışı Ş.. Ç..'ye ödeme yapıldığının belirtildiğini ve bu kişinin davaya dahil edilmesi gerektiğini, davalı tarafından müvekkilerine hiçbir ödeme yapılmadığını, kaldı ki davacı tarafça müvekkillerine ödediğini iddia ettiği bedelin değil de İl Özel İdaresi'ne ödediği bedeli istemesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. ./..Mahkemece; dava konusu taşımazın davalıların uhdesinde olduğu ve fakat ifraz neticesinde 586 parsel numarası alarak yeni bir parsel ile tapuya kaydedildiği, ifraz neticesinde imar çalışmaları nedeniyle dava konusu taşınmazın bir kısmının İl Özel İdaresi adına tescil edildiği ve bu durumun davacıların kusurundan kaynaklanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dava; harici taşınmaz satışından kaynaklana alacak davasıdır.TMK'nın 28/1 maddesi gereğince, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti ölümle sona erer. Hak ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil taraf ehliyetidir. Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar; tarafın ölümüyle konusuz kalmaz, bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı veya mirasçılar tarafından devam edilir. Ölen tarafın mirasçıları davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Hüküm; ölen taraf adına değil; mirasçılar adına verilir.HMK'nın 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereğince de taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahip olup, bu hak gereğince de mirasçılara tebliğ işleminin yapılması gereklidir. Somut olayda; dosyada mevcut nüfus kaydına göre davalılardan B.. Ç..'nin yargılama sırasında 07.11.2006 tarihinde öldüğü, fakat mahkemece ölen davalının mirasçıları adına tebliğ işlemi yapılmadan (mirasçılar davaya dahil edilmeden) davanın reddine dair hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; yargılama sırasında öldüğü anlaşılan davalı Bekir'in tüm mirasçıları tespit edilip, bu kişiler davaya dahil edilerek; taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.