MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının, kendisine ait dubleks villayı, davalıya tapu yolu ile devrettiğini, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan sözleşme gereğince devri yapılan taşınmazın hacizlerinin kaldırılarak satılması halinde davalının, alacağı olan 190.000 TL'yi alarak fazlasını davacıya iade edeceğini, sözleşme gereğince devir işlerinin yapıldığı ve hacizlerin kaldırılarak, davalı tarafça taşınmazın 220.000 TL'ye satıldığı halde sözleşmeye göre davacıya iade edilmesi gereken 30.000 TL'nin iade edilmediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sözleşmede belirtilen edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme gereği davacı tarafa 31.08.2006 tarihine kadar taşınmazı satması için süre verildiği halde, bu süre sonuna kadar taşınmazı satmadığı gibi, satılmasına da engel olduğunu, davacıya verilen sürenin dolmasından itibaren 6 ay sonra, taşınmazın davalı tarafından 140.000 Dolar bedel ile satıldığını, taşınmaz için pek çok masraf yaptığını, bu nedenle de zarara uğradığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; ıslah edilmiş davanın kısmen kabulü ile, 6008,94 TL'nin 17.12.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle, ispat hukuku yönünden geçerli kuralların neler olduğu ve bu kuralların somut olayda tarafların kardeş olmaları nedeniyle, ne şekilde uygulanması gerektiği irdelenmelidir; HMK'nun 200. maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı kanunun 201. maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı kanunun 203. maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir../..-2-Kardeşler arasındaki hukuki işlemler, miktar ve değerine bakılmaksızın tanıkla ispat edilebilir. Yakın hısımlar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış ise, bu senede karşı ileri sürülecek savunmalar tanıkla ispat edilemez ancak senet ile ispat edilebilir. Senedin taraflarının mirasçıları(küllü halefiyet nedeniyle) kural olarak taraf kavramına dahildir. Bu nedenle, mirasçı, mirasbırakanın taraf bulunduğu bir senede karşı ileri sürdüğü iddiayı tanıkla ispat edemez. Ancak, senet ile ispat edebilir. Senetle ispatı gereken hususlarda karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir.Bu ilkeler ışığında, somut olaya dönecek olursak; eldeki davada taraflar kardeş iseler de, davacı ve davalının aralarında gerçekleşen ve de dava konusu olayı teşkil eden ilişkiyi yazılı bir sözleşme ile düzenledikleri, yazılı bir belgeye bağlanmış ilişkinin, tanık ile ispat edilemeyeceği, kaldı ki, davacı tarafın ispat etmek istediği hukuki ilişkinin davacı ve davalı arasında olmayıp, davalı ile 3. kişi arasında bulunduğu, bu nedenlerle eldeki davada tanık dinlenmesinin mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır.Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu taşınmazın gerçek satış bedelinin, bilirkişi raporunda davalının kabul ettiği satış bedelinin altında olması nedeni ile, davalı tarafın cevap dilekçesinde 3.kişiye satış bedeli olarak bildirdiği bedel esas alınmak suretiyle yapılacak hesaplama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki ilkelere aykırı, taşınmazın satış bedeline ilişkin tanık beyanları esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. (Muhalif) (Muhalif)..../..-3-KARŞI OYDavada; kardeş olan taraflar arasında, davacıya ait taşınmaz üzerindeki hacizlerin davalı tarafından kaldırılarak taşınmazın satılması, satım bedelinin davalının toplam alacağı 190.000 TL'yi aşması halinde fazlasının iade edilmesi hususunda sözleşme imzalanmasına ve davalı tarafça taşınmazın 155.00 USD'ye (yaklaşık olarak 220.000 TL'ye) satılmış olmasına rağmen; bakiyesi olan 30.000 TL'nin davacıya iade edilmediği ileri sürülerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istenilmiştir.Davalı taraf; sözleşmeyi ve içeriğini kabul etmekle birlikte, taşınmazın iddia edildiği gibi 155.000 USD'ye değil, 140.000 USD'ye satıldığını; ayrıca, masrafları olduğunu belirterek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; “... tapu kaydına, tanık beyanlarına, keşfe, taraflar adına verilen dilekçelerin içeriklerine ve veren taraf yönünden etkisine, taraflar arasında ihtilafsız olan sözleşme içeriğine, bilirkişi rapor ve ek raporuna ve tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın 153.000 USD bedelle satılmış olduğu ve bunun satış tarihindeki karşılığının 211.855,10 TL olup, bu miktardan sözleşme gereği 190.000 TL mahsup edildiğinde kalan miktarın 21.859.10 TL olduğu ve bundan da davalının sözleşme nedeniyle davacı adına yaptığı ödeme ve masraflar düşüldüğünde kalan miktarın 16.008.94 TL olduğu ve bundan da yukarıda açıklanan eşya bedeli 10.000 TL mahsup edildiğinde taraflar arasındaki ihtilafsız sözleşme ve buna bağlı ilişkiler bütününe göre davalı tarafın sebepsiz zenginleşip davacıya iade etmesi gereken bedelin 6.008.94 TL olduğu, gerekçesiyle” ıslah edilmiş davanın kısmen kabulü ile 6.008,94 TL'nin 17.12.2010 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiştir.Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, çoğunluk görüşü ile; dava konusu uyuşmazlıkta tanık dinlenemeyeceği zira, tarafların kardeş olmalarına rağmen dava konusu olayı teşkil eden ilişkiyi yazılı bir sözleşme ile düzenledikleri, yazılı bir belgeye bağlanmış ilişkinin tanık ile ispat edilemeyeceği; kaldı ki, davacı tarafın ispat etmek istediği hukuki ilişkinin davacı ve davalı arasında olmayıp, davalı ile 3. kişi arasında bulunduğu, bu nedenlerle eldeki davada tanık dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilerek; davalının satış bedeli olarak bildirdiği bedel esas alınmak suretiyle yapılacak hesaplamaya göre karar verilmesinin gerektiğinden bahisle, mahkeme kararı bozulmuştur../..-4-Tarafların kardeş oldukları ve üzerinde hacizler bulunan davacıya ait taşınmazın davalı tarafından hacizlerin kaldırılmasından sonra satılması hususunda yazılı anlaşma yapıldığı ve anlaşma gereğince davanın konusunu teşkil eden taşınmazın satıldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmeye konu taşınmazın, davalı tarafından dava dışı kişiye satılması sonucu elde edilen paranın miktarına ilişkin bulunmaktadır. Davacı, taşınmazın resmi senette satış bedeli olarak gösterilen miktarla satılmadığını, gerçekte 155.000 USD bedelle satıldığını iddia etmektedir. Dolayısıyla, davacı, davalı ile satın alan kişi arasında muvazaalı işlem yapıldığını ileri sürmektedir. HMK.'nun 203. maddesinde; senetle ispat zorunluluğunun istisnaları sayılmış bulunmaktadır. Maddenin (d) bendine göre; “ Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa (TBK m.19) iddiaları ile ilgili olarak tanık dinlenebilir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yukarıda da açıklandığı üzere; davalının dava dışı kişi ile yaptığı taşınmaz satışında (muvazalı olarak) bedelin düşük gösterildiği, gerçek bedelin farklı olduğu iddiasına dayalıdır. Davacı, bu hukuki ilişkide 3. kişi konumundadır. Üçüncü kişiler muvazaa iddiasını tanık da dahil olmak üzere her türlü delille ispat edebilirler. Esasen, üçüncü kişiye, tarafı olmadığı bir sözleşmedeki muvazaa olgusunun yazılı delille kanıtlama yükümü getirilmesine hukuken olanak da yoktur. (Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.2002 gün ve ... K: 2012/618 sayılı ilamları). Bu nedenle, davacı gerçek satış bedelinin miktarını tanıkla ispatlayabilir. Davacı taraf, bu amaçla taşınmazı satın alan kişiyi tanık olarak dinletmiş bulunmaktadır. Tanık yeminli beyanında, taşınmazı 155.000 USD'ye satın aldığını ifade etmiştir. Bu durumda, mahkemece; tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bizce, usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme kararın onanması gerekmektedir. Açıkladığımız gerekçelerle, çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmadığımıza ilişkin karşı oyumuzdur. 02.06.2016
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
SAHTE ÇEK KULLANMAK SURETİYLE NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK
Mahkemesi : OLTU Ağır Ceza Günü : 12.03.2009 Sayısı : 62-17
Sanık P.. C..’in resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı TCK’nun
204/1 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis; bankanın araç olarak
kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık
su
TİCARİ DEFTERLERİN TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN İBRAZ EDİLMEMESİ / ALEYHE YORUMLANAMAMASI
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün ve 2010/507 E.-2011/342 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2012/4241 E- 2012/99
İşçi alacağı ilamda brüt olarak belirtilmiş ise, alacaklı vergi ve sigorta primlerini indirdikten sonra net miktar üzerinden takip yapabilir
Borçlu itirazında; alacaklı vekili tarafından Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/896 Esas, 2011/607 Karar sayılı ilamının dayanağının işçi alacağı olup hükmedilen kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının net ya da brut olduğunun belirtilmediği, takibe konu ilama esas teşkil eden bilirkişi raporu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?