Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8842 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1020 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/10/2013NUMARASI : 2010/765-2013/367Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili dilekçesinde, müvekkilleri olan davacıların murisinin noterde resmi vasiyetname düzenlediğini, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olmadan düzenlendiğini, vasiyetnamenin bizzat noter tarafından düzenlenmesi veya kendisi hazır bulunarak vasiyetnameyi görevli memura yazdırması gerektiğini, oysa ki vasiyetname hazırlanırken noterin bizzat nezaret etmediğini, diğer yandan noterin murisin hemşehrisi olup davalı T.. D..nin başkan ya da üyesi olduğunu, dolayısıyla davacılar murisinin yönlendirildiğinin düşünüldüğünü, vasiyetname düzenlenirken alınan ve tek doktor tarafından düzenlenen raporun şekil şartlarına uymadığını, muris Tokat'lı ise de Turhal'la bir ilgisinin bulunmadığını, vasiyetnamede adı geçen tanıkların hiçbir şekilde tanınmadığını ve kimliklerinin tespit edilemeyip adreslerine ulaşılamadığını beyan ederek, yasaya aykırı olarak düzenlenen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, vasiyetname tanıklarından sağ olanın adresine ulaşılamayıp kimliği hususunda tereddüte düşüldüğü, murisin Turhal'lı olmayıp, Turhal'lı bir noterin iş yerinde Tokat ve Turhal Yardımlaşma Derneklerine tüm mal varlığını 1/2'şer oranında vasiyet etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, diğer yandan düzenlenen vasiyetnamenin ilgili resmi memurun memleketi ile ilgili bir kazanım sonucunu doğurup yasa hükmüne aykırı bulunduğu, vasiyetnamenin noter huzurunda düzenlenmeyip her şey tamamlandıktan sonra noter tarafından imzalanmış bulunması nedeniyle şekil şartının oluşmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, vasiyetin iptali, olmadığı takdirde de tenkis talebine ilişkindir.Dosyanın incelenmesinden, davacıların murisinin 10.03.1999 tarihinde noter huzurunda resmi bir vasiyetname düzenlediği ve bu vasiyetname ile davalılara tüm malvarlığını bıraktığı anlaşılmıştır.Yargılama sırasında tanıklığına başvurulan noter katibi beyanında; muris yanında iken, vasiyeti kendisinin yazdığını, murisin gerekli düzeltmeleri de yaptığını, vasiyet yazma işi bittikten sonra, notere götürdüğünü, noterin vasiyeti murise yüksek sesle okuduktan sonra,imzalandığını beyan etmiş ise de, noter huzurunda yapılan vasiyetnameler resmi belgelerden olup, bu belgelerin aksi ya da sahteliği ispat edilemediği gibi, davanın niteliği itibariyle de, olayda tanık dinlenilmesi mümkün değildir.Dava konusu vasiyetnamenin incelenmesinden, noterin bizzat kendisi tarafından vasiyete başlanıldığı ve sonunda noter tarafından imzalandığı görülmüştür. Bu durum ve diğer şekil şartları itibariyle, iptali istenilen vasiyetin Medeni Kanunun 532 ve devamı maddelerinde belirtilen şekil şartlarına uygun olduğunun kabulü zorunludur.Davacının dilekçesinde iddia ettiği iptal sebepleri de, kanunun aradığı manadaki iptal sebeplerinden değildir.Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, vasiyetin kanunda belirtilen geçerlik şartlarına haiz olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.