Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8839 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3998 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması taraflarca istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davacı asil ... ile Vek.Av.... geldiler. Davalı vek.Av....geldi. Gelen asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 29.05.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkili olan davacıların, mülkiyeti tarafların ortak murisi olan babaları...’a ait... Köy İçi mevkiinde bulunan taşınmaz üzerine, babalarının izin ve muvafakatı ile 1973 tarihinde 81 m2 genişliğinde betonarme evin inşaatına başlayıp 24.06.1974 yılında bitirdiklerini, yapılan inşaatın tüm malzeme ve işçilik bedelinin davacılar tarafından karşılandığını bu nedenle taşınmaz üzerinde yapılan birinci kattaki evin 1/2 hisseli olarak davacılara ait olduğunu, dava konusu parsel üzerinde bulunan ikinci kattaki evin ise, ortak muris ... tarafından 1978 yılında yaptırılmış olup, onun ölümü ile mirasçıları olan taraflara intikal ettiğini, 2008 yılında yapılan imar uygulaması sonucu taşınmazın müstakil 7 parsele ayrılıp, dava konusu edilen 2 katlı binanın bulunduğu parselin tapu kaydının davalı adına düzenlendiğini, dava konusu binanın birinci katının davacılar tarafından, ikinci katının da tarafların murisi tarafından yapılmış olması nedeniyle davalının davacılar aleyhinde sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek 10.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde, asıl dava dilekçesinde belirtilen aynı sebeplerle 30.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davacıların iddia ettikleri gibi bir haklarının bulunmadığını, dava konusu edilen evlerin davalıya ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; Dairemizin 29.03.2011 tarihli 2010/19398 E. 2011/5134 K. Sayılı ''....Davacılar, gerek kendi tanık beyanları ve gerekse davalı tanığı kardeşleri Hamiyetin beyanları ile; dava konusu binanın birinci katındaki inşaat yapımındaki katkılarını ispatlamış durumdadırlar. Tanık Hamiyetin, "Bu katkının karşılığı muris babamız tarafından verilmiştir," beyanı hükme esas alınamaz. Zira, davalının bu yönde bir savunması olmamış, aksine taşınmazın sadece üst katını satın aldığını savunmuş, bunu da kanıtlayamamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacıların, birinci katın inşaatını kendilerinin yaptığı iddiasının doğruluğunun kabulü ile (ki, halen kiraya vermek suretiyle tasarruf ettikleri anlaşılmaktadır), bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılarak; davalının imar uygulaması sonucu eline geçtiği tarih itibariyle birinci katın yapım bedelini saptamak ve oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.'' içerikli bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargıma neticesinde; Davanın kısmen kabulü ile, 21.977 TL tazminatın 10.000 TL sinin ilk dava tarihinden, bakiye 11.977 TL sinin ek dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından duruşma istemli olarak süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, davacıların dava dilekçesinde; davalının uhdesinde bulunan ve adına tescil edilen taşınmaz üzerindeki 2 katlı binanın, birinci katının kendileri tarafından, ikinci katının da ortak murisleri tarafından yaptırılmış olması nedeniyle, hem birinci kattaki hem de murisleri tarafından yaptırılan ikinci kattaki hisseleri oranında muhtesat bedelleri üzerinden tazminat talebinde bulunmuş olmalarına ve dairemizin 29.03.2011 tarihli 2010/19398 E. 2011/5134 K. Sayılı bozma ilamında, davacıların, binanın her iki katı yönünden talepte bulundukları belirtilmek ve her iki daire yönünden inceleme yapılarak; davalının, evin üst katını babası olan muristen satın aldığı savunmasını (satın alma hususunu) kanıtlayamadığının belirtilmiş olmasına göre, mahkemece, taşınmaz üzerinde bulunan binanın her iki katı yönünden hüküm tesis edilmesi gerekirken, Yargıtay bozma ilamına uyulmakla bozma ilamının kapsamı gereği, dava konusu binanın 1. katının bedeli yönünden hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; dairemizin 29.03.2011 tarihli 2010/19398 E. 2011/5134 K. Sayılı bozma ilamında, davalının, evin üst katını babası olan muristen satın aldığı savunmasını (satın alma hususunu) kanıtlayamadığının belirtilmiş olmasına göre, taşınmaz üzerinde bulunan binanın ikinci katı yönünden de hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.