Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8833 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6463 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ... 7.Aile Mahkemesinin 21.10.2009 tarih 2009/1377-1284 E.K. sayılı karar ile boşandıklarını ve müşterek çocuklar 05.01.2009 doğumlu ... ve ... lehine ayrı ayrı aylık 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, iştirak nafakalarının yetersiz kaldığını belirterek, müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafakanın ayrı ayrı 750 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; talep edilen miktarın fazla olduğunu, müvekkilinin nafakaları düzenli ödediğini, müvekkilinin çalıştığı firmadan 2000 TL maaş aldığını, nafakalar, 410 TL ev kirası ve 500 TL kredi borcu sonrasında kalan miktar ile geçimini sağlamaya çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur..Mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, nafakaya karar verildiği tarih üzerinden 2 yıl 8 aylık bir süre geçmiş olması, bu süre içerisinde küçüklerin ihtiyaç ve harcamalarının artmış olması, davacının maaşının bulunması, küçüklerin yaşları ve genel ihtiyaçları, geçen süredeki enflasyon artış oranı gözönüne alınarak TMK 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, müşterek çocuklar lehine ... 7. Aile Mahkemesince takdir edilen 250'şer TL iştirak nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere 250'şer TL artırılarak, her bir çocuk için aylık 500'er TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 21.10.2009 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı boşandığı; 2009 doğumlu müşterek (ikiz) çocukların velayetinin anneye verildiği, karar ile müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı 250 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 17.11.2009 tarihinde kesinleştiği, davacı kadının özel bir şirkette çalıştığı, aylık 700 TL geliri olduğu, babası evinde kira vermeden ikamet ettiği, davalı babanın 17.03.2011 tarihinde ikinci evliliğini yaptığı, 29.06.2012 tarihli kolluk araştırmasına göre, teknisyen olarak çalıştığı, 2000 TL geliri olduğu, 410 TL karşılığında kirada oturduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.Yukarıda izah olunan nedenlerle; somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) tespit edilen gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.