Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8829 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21398 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 7. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 28/08/2014NUMARASI : 2014/518-2014/639Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin üniversitede eğitimine devam ettiğini, ancak evi terk eden davalı babasının kendisi ile ilgilenmediğini ileri sürerek; aylık 2.500 TL yardım nafakası takdir edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; işleri iyi gitmeyen müvekkilinin mali sıkıntı içinde olduğunu, müvekkilinin evini dava dışı eşine ve çocuklarına tahsis etiğini savunarak, davacıya aylık 300 TL yardım nafakası ödemeyi kabul ettiklerini bildirmiştir.Mahkemece; davacının yaşadığı şehirde bulunan tıp fakültesinde okuduğu, giderlerinden davalı babası ile dava dışı annesinin eşit sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, aylık 400 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK’ nun 328/2. maddesine göre; “Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.”Yine aynı kanunun 365. maddesinin 2. fıkrasında ; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır.Hukuk Genel Kurulunun 7.6.1998 gün, 1998/656;688 sayılı ilamında da; ":...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür ( eğitim ) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların" yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır../..Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Somut olayda; davacının (eğitim gördüğü okul ve yaşı nedeniyle değişen) ihtiyaçları ile davalı babanın sosyal ve ekonomik durumu yeterince araştırılmadığı gibi; davacının birlikte yaşadığı dava dışı annenin sosyal ve ekonomik durumu hakkında da bir araştırma yapılmamıştır.Bu durumda, mahkemece; davacının ihtiyaçları ile davalı baba ve dava dışı annenin gelir durumlarının gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle araştırılması ve ulaşılacak sonuca göre, davacının ihtiyaçlarını azami oranda karşılayacak, davalının geliri ile de orantılı olacak şekilde yardım nafakası takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.