MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/11/2013NUMARASI : 2013/36-2013/469Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı asil H.. K.. ve vekili Av. C.. Ş.. ile aleyhine temyiz edilen davacı vekili Av. N.. A.. geldi. Başka gelen olmadı. Gelen davalı asil ve vekili ile davacı vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.Belli saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, bankalarca kredi verilmemesi nedeniyle araç alamadığını, bu nedenle anlaştığı davalı adına 38.000 TL bedel ile 35 ... 485 plaka sayılı aracın dava dışı bayiden satın alındığını, satım bedelinin 13.000 TL lik bölümünün müvekkili tarafından bayiye peşin olarak ödendiğini, geriye kalan 25.000 TL için davalı adına banka kredisi kullanıldığını, sonrasında ise müvekkilinin davalı adına çekilen krediyi taksitler halinde ödediğini, ayrıca müvekkilinin ekonomik olarak sıkıntıda olan davalıya 9.500 TL yi banka kanalı ile ödünç olarak gönderdiğini, ancak kredi borcunun ödenmesine rağmen davalının aracın mülkiyetini müvekkiline devretmediği gibi borç aldığı tutarı da ödemediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, 56.060 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ailevi nedenlerle sık sık İzmir'e geldiğini, bu nedenle müvekkilinin davaya konu aracı satın aldığını ve İzmir'de olmadığı zaman diliminde muhafaza edilmesi için arkadaşı olan davacıya teslim ettiğini, öte yandan müvekkilinin daha önceden davalıya borç para verdiğini, davacı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemelerin ise bu borcun geri ödenmesi için yapıldığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; görüşüne başvurulan bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ile davacının kendi hesabından 15.030 TL, yanında çalıştığı M..Y.. hesabından ise 28.030 TL olmak üzere davalıya 43.060 TL ödediği, ayrıca davacının aracın alındığı bayiye 13.000 TL ödediği, bu şekilde davacının ödediği toplam bedelin 56.060 TL olduğu, paranın bir bölümünü ödemesi nedeniyle beyanına başvurulan Münevver Yeral'ın ise yaptığı ödemelerin davacıya ait olduğunu bildirdiği, bu nedenle davacının davasını kanıtladığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 56.060 TL nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.Somut olayda; davacı, gerçekte kendi adına, görünüşte ise davalı adına alınan aracın bedelinin kendisi tarafından ödendiğini ileri sürdüğüne göre, bu iddiasını ispat ile yükümlüdür.Ne var ki, davacıya ait hesaptan, gerek davalının, gerekse dava dışı araç bayiine yapıldığı bildirilen ödemelerin, dava konusu araç için yapıldığına ilişkin ödeme makbuzları dosyaya sunulmamıştır.Öte yandan, davacı; yanında çalıştığı M.. tarafından yapılan ödemelerin, kendisi tarafından yapıldığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını kesin delillerle kanıtlayamamıştır. Bu hususta, mahkemece, davada taraf olmayan Münevver'in ifadesine başvurulmuş olması da, bu sonucu değiştirmemektedir.O halde, mahkemece; davacı tarafa, dava konusu araç için (davacı tarafından) yapılan ödemelerle ilgili delillerini sunması için süre verilmesi ve gösterilen delillerin usulünce toplanmasından sonra ulaşılacak uygun sonuca göre bu kalem alacak yönünden hüküm tesis edilmesi, dava dışı Münevver'in hesabından yapılan ödemelere ilişkin istemin ise reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.