MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada; kaçak su tutanağına istinaden başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsili talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, esas yönünden de davaya konu alacağın 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası'nın geçici 3.maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun geçici 5. maddesi gereğince uzlaşma kapsamına alındığını, taraflar arasında 30.09.2005 tarihinde uzlaşma tutanağı düzenlendiğini, uzlaşmanın da 12.07.2006 tarih ve 26226 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe girdiği ve kesintilerin de 01.07.2006 tarihinden itibaren başladığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davada belediye görevlileri tarafından gerçekleştirilmiş su hırsızlığı söz konusu olduğu, davalı belediye yönünden ise sebepsiz zenginleşme söz konusu olacağı, belediye tüzel kişilik olduğundan olayda hırsızlık suçunun zamanaşımının belediye yönünden uygulanmasının mümkün bulunmadığı, bu nedenle kaçak su tutanağı itibariyle belediyenin sebepsiz zenginleştiği davacı tarafından bilindiği bu itibarla Borçlar Kanunu'nun 66.maddesinde yazılı 1 yıllık süre geçtikten sonra takibin yapıldığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemenin kararına gerekçe gösterdiği B.K.'nun 66.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi sebepsiz zenginleşme ile ilgilidir. Somut olayda ise haksız eylem bulunduğundan dava, sebepsiz zenginleşme değil, haksız eyleme dayalıdır. O halde olayda B.K.'nun 66.maddesi yerine B.K. 60 maddesinde düzenlenen zamanaşımının uygulanması gerekmektedir. Ne var ki, zarar haksız eylemden kaynaklanmış olmasına rağmen davalı vekili cevap dilekçesinde davaya konu alacağın uzlaşma kapsamına alındığını savunmaktadır. Bu durumda taraflar Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki kararı gereğince dava konusu borcu da kapsayacak şekilde uzlaşma kararı almış ise davalı tarafından borcun ikrar edildiği kabul edilecektir. Taraflar arasındaki bu uzlaşma gereğince borç ikrar edilmiş ve bir ödeme planına bağlanmış ise artık B.K.'nun 60.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanma olanağı kalmaz, B.K. 133/1 maddesi gereğince kat'edilen zamanaşımı süresi B.K. 135/2 gereğince 10 yıllık yeni bir zamanaşımı süresine tabi olur. Oysa mahkemece uzlaşma hususunda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır.O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda bahsi geçen ''uzlaşma'' hususunun varlığını ve davaya etkisini araştırarak varılacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.