Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8743 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2058 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 23. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2013NUMARASI : 2013/82-2013/262Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. M.. K.. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalılardan M.. Elektrik Enerjisi İth.İhr.Toptan Tic.A.Ş vekili Av.C.. D.. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi'ne sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketçe elektrik tüketim faturalarına yansıyan kayıp kaçak bedelinin haksız ve usulsüz olduğunu belirterek 63.167,85 TL'nin faturaların ödendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; yetkili mahkemenin sözleşme gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun Enerji Piyasası Kanunu'nun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun olarak belirlediği bir bedel olup, kurumun kararlarının gerçek ve tüzel kişileri de bağlayıcı nitelikte bulunduğunu, dolayısıyla kurul kararına karşı açılan davada görevli mahkemenin İdare Mahkeme olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise; kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararına dayalı olarak yasa ve mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülük gereğince müvekkilince tüketiciden tahsil edilerek Sakarya Dağıtım A.Ş.'ye faturası mukabilinde ödendiğini, kayıp-kaçak bedelinin haksız ve usulsüz olmadığını belirterek yerinde olmayan davanın reddini savunmuştur. Mahalli Mahkemece davanın, faturaya yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davalından isdirdadı istemine ilişkin olduğu, davalı yanın kayıp-kaçak bedelinin faturaya yansıtmasının hukukî olup olmadığı ve davalıdan istirdadının mümkün olup olmadığı hususlarında toplandığı, kayıp-kaçağa ilişkin uygulamanın Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği ve ilgili tebliğlerinde, Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Şebeke Yönetmeliği, Organize Sanayi Bölgelerinin Elektrik Piyasası Faaliyetlerine İlişkin Yönetmelik, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliklerinde yer alan diğer hükümler de dikkate alınarak gerçekleştirildiği, belirtilen mevzuat kapsamında 16/12/2010 tarih ve 2932 sayılı EPDK Kararıyla 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için (21) dağıtım şirketi için kayıp kaçak hedeflerinin belirlendiği, EPDK'nun 2001 yılında kurulduğu, 2003 yılından itibaren düzenlenen tarifelerde enerji bedeli hesaplamalarında hedef kayıp-kaçak oranları dikkate alındığı, 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırılması yoluna gidilerek faturalarda daha önce perakende satış (aktif enerji) bedeli içerisinde yer alan kayıp-kaçak bedeli ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği, kayıp-kaçak bedelinin, EPDK'nun 4628 Sayılı Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedel olduğu, bu bedeli belirlemek üzere alınan Kurul Kararının Kurumun bir düzenleyici bir işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmalarının mümkün olmadığı, somut olaya normlar hiyerarşisi anlamında bakıldığında; Anayasa'da öngörülmüş, yürütme organının düzenleyici işlemleri, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik olarak kabul edildiği, ancak, uygulamada yürütme organının bunların dışında, "kararname", “karar”, “tebliğ ”, "sirküler”, “yönerge", "talimat”, tarife” gibi değişik isimler taşıyan işlemler ile de genel, soyut ve objektif hukuk kuralları koyduğu, bu nedenle, bu işlemlerin de yürütme organının düzenleyici işlemleri arasında yer aldığı ve bu tür düzenleyici işlemler idare hukukunda “adsız düzenleyici işlemler” olarak nitelendirildiği, kamu tüzel kişiliğine sahip olsun veya olmasın kamu kurum ve kuruluşları değişik isimler altında ve icrai karar alma yetkisine sahip olduğu ölçüde, düzenleyici işlemler yapma yetkisine de sahip olduğu, EPDK kararlarının da bu anlamda adsız düzenleyici işlem niteliğinde olup normlar hiyerarşisi kapsamında daha üstte yer alan Anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, yönetmelik ve tüzüklere aykırı olamayacağı, aykırılık bulunması hâlinde bunun iptali için görevli yargı yerinin ise idarî yargı mercileri olduğu, fatura tarihleri ve yine dava tarihi itibariyle kurul kararı iptal edilmiş olmayıp dağıtım şirketi olan davalının bu karara aykırı olarak bu bedelleri tahsil etmeme gibi bir yetkisinin bulunmadığı, dava dilekçesinde kesintilerin haksız olarak yapıldığının iddia edildiği, miktar olarak tarifeye uygun olmadığı konusunda bir iddianın bulunmadığı, yapılan yargılama ve edinilen vicdanî kanâat gereğince; davacıdan alınan kayıp-kaçak bedelleri ile sayaç okuma bedellerinin yürürlükte bulunan EPDK kararlarına ve tarifelerine istinaden tahsil edildiği, bu kararların ve tarifelerin iptal edilmediği dolayısıyla alınmasının haksız olmadığı kanâatine varıldığından açılan davanın reddine karar verilmiştir.Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalının abonelerinden kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.Davacı ile davalı arasında 14/09/2010 tarihinde elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davalıdan kayıp/kaçak bedeli olarak (davacının iddiasına göre) 63.167,85 TL tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davalı tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.Hem bu hâl, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.Bununla birlikte, nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.) Açıklanan nedenler ve ilkeler ışığında; davacının istediği miktar hususunda gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle, davacının ne kadar miktar alacağı olduğu belirlenerek, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.