MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasındaki kanal katılım ve şebeke hisse bedeli davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; Müvekkilinin ... numaralı bağımsız bölüm halindeki mesken için, davalı idare nezdinde su akışının sağlanması amacı ile ferdi su abonesi olmak istediğini, bu aşamada davalı idare ASKİ görevlileri tarafından müvekkilden kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli talep edildiğini iddia ederek; davalı idarece talep edilen kanal katılım payı ve şebeke hisse bedelinden müvekkilinin sorumlu tutulmamasına ve abonelik tesis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; idarece haksız olarak kanal katılım bedeli ve şebeke ücreti talep edildiği iddiasının yerinde olmadığını savunup, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile davacının su aboneliği nedeniyle kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli olarak 271,90 TL'den sorumlu olduğunun, bunu aşan miktardan (5.928,36 TL) sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davalı tarafça temyizi üzerine Dairemizin ... Karar sayılı ilamı ile ".....Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi; bozma sonrası yargılamanın devamı, uyup uymama yönündeki kararın verilebilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. 1086 sayılı Yasanın 73 mad., 6100 sayılı Yasanın 27.maddelerine göre "Hukuki Dinlenilme Hakkı" iddia ve savunmada bulunma hakkında daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenleme olup; (6100 sayılı Yasanın 27.mad. Hükümet Gerekçesi) 6100 sayılı Yasanın 27, Anayasanın 36.maddesi ışığında "Hukuki Dinlenilme Hakkı" sağlanmadan taraflar usulüne uygun olarak iddia ve savunmaları için mahkemeye çağrılmadıkça haklarında hüküm kurulamaz../..-2-Somut olayda ise; dava konusu taşınmazın tapuda ....adına kayıtlı olduğu, adıgeçenin dava konusu taşınmaza ilişkin ASKİ'deki işlemler için leh veya aleyhinde açılmış/açılacak davaları takip etmek üzere Av. ... ve... vekil olarak tayin edildiği ancak eldeki davanın davacısının ise ... olduğu ve mahkemece yargılamanın yapılarak hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, taşınmaz malikinin veya vekilinin usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştirAyrıca, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Zira, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesinde; "Su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payları: KP=(LXT)/2XN Formülüne göre hesaplanan değerdir. Bu değer gayrimenkulün vergi değerinin %2'sini geçemez." denilmektedir. Yine formülde "Adil bir katılımın sağlanmasına yönelik katsayının": N ile ifade edildiği, "Gayrimenkulün toplam inşaat alanının": S ile ifade edildiği, N'nin ise S/1000 olduğu (N=S/1000) olduğu" belirtilmiş bulunmaktadır. Bilirkişi raporunu hazırlarken, formülde ifade edilen birim değerleri tek tek ele alıp, uygulamak zorundadır. Hükme esas alınan raporda, bilirkişinin; (N=S/1000) yerine, dairenin arsa payı oranını uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Kanal katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinde bulunmakta olan formüldeki hesaplama "gayrimenkulün toplam inşaat alanı ile metre tül maliyetinin güncel değeri ve gayrimenkulün yola nazaran cephesi" esas alınarak yeniden alınacak bilirkişi raporundan sonra; oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm verilmesi gerekmektedir." gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, yeniden alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı kuruma kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli olarak 1.088,44 TL den sorumlu olduğunun, bunu aşan kısımdan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda ise; dava konusu taşınmazın tapuda ... adına kayıtlı olduğu, adıgeçenin dava konusu taşınmaza ilişkin ... işlemler için leh veya aleyhinde açılmış/açılacak davaları takip etmek üzere Av. ... ve ... vekil olarak tayin edildiği ancak eldeki davanın davacısının ise ... olduğu, davacının, dosyada davayı takip eden Av. ... ve ... verdiği vekaletnameye rastlanmamış, bozma ilamında bu hususa işaret edildiği halde mahkemece bu doğrultuda bir inceleme yapılmadan karar tesis edilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak, Hükme esas alınan raporda, abonelik başvurusundan önceki yıllarda inşaat aşamasındaki dava dışı kişi tarafından avans olarak yapılan ödeme sırasındaki resmi veriler ve birim fiyatları esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. (T -Metre Tül Maliyeti- 45,75 TL) Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup 15.04.2011 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Metre tül maliyeti, abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak suretiyle güncelleştirilerek saptanması gerekir../..-3-O halde mahkemece, aboneliğe başvurulduğu sırada, Kanunun 89. maddesi uyarınca arsa vergi değerinin %2'si oranında kanal katılım payı tahsiline dair evraklar ile ödenen avansın mahsubunu içerir, katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinde bulunmakta olan formüldeki hesaplama "gayrimenkulün toplam inşaat alanı ile güncel metre tül maliyeti ve gayrimenkulün yola nazaran cephesi" esas alınarak yasa ve yönetmeliğe uygun denetimi mümkün yeniden rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurmak gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.