MAHKEMESİ : BAYINDIR ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2013NUMARASI : 2013/183-2013/279Taraflar arasındaki nişan hediyelerinin iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılardan Bircan'ın 2009 yılında nişanlanıp, yaklaşık bir yıl nişanlı kaldıklarını, davalılardan kaynaklanan nedenlerle nişanın 30.12.2010 tarihinde bozulduğunu, davalıların, nişan nedeniyle hediye edilen altınları, nişanın bozulmasından sonra müvekkiline iade etmediklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup; nişanda takılan 6 adet bilezik, 1 adet söz bileziği, 1 takı setinin davalı taraftan aynen tahsilini, aynen iadenin mümkün olmaması halinde değerleri toplamı olan 16.000,00 TL'nin ve davalı tarafa ödünç olarak verilmiş olan 500,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların 26.12.2008 tarihinde sözlendiklerini, davacının annesinin, borçlarının bulunduğunu, takıları düğünde takacaklarını söyleyerek sözde Bircan'a yalnızca söz yüzüğü taktığını, sözden 3 ay sonra Bircan'ın ablasının düğününün olduğunu, Bircan'ın annesinin çevreye karşı mahçup olmamak için bir yakınından ödünç olarak aldığı 6 adet bilezik, kolye, küpe ve yüzüğü kızı Bircan'a taktığını, tarafların 17.10.2009 tarihinde nişanlandıklarını, nişanda Bircan'a sahte 6 bilezik, kolye ve küpe takıldığını, takıların sahte olduğu hususunun müvekkillerinin bilgisi dahilinde olduğunu, gerçek takıların düğünde takılacağına olan inançla, müvekkillerinin, davacı tarafın nişanda sahte takı takmasını sorun etmediklerini savunarak, davacının ziynetlerin iadesine ilişkin isteminin reddine karar verilmesini dilemiş, diğer taraftan, davacının, müvekkillerine ödünç para verdiğine ilişkin iddiasının asılsız olduğunu, nişanı davacının bozduğunu, nişanın bozulmasından 8 ay sonra eldeki davanın açılmasının, kötüniyetin bir göstergesi olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. ./..Mahkemece, 23.01.2013 tarih, 2011/241 E; 2013/10 K. sayılı ilamla, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dairemizin, 27.03.2013 tarih, 2013/4355 Esas, 2013/5183 Karar sayılı ilamıyla, nişan hediyelerinin iadesine ilişkin olan davanın, Aile Mahkemesinde, Aile Mahkemesi olmayan yerlerde de Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği düşünülerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyulmuş, Aile Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilmiş; davacının, alacağını miktar itibariyle HMK'nın 200. maddesi gereğince yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacının iddiasını ispatlayamadığı, davacıya, davalı tarafa yemin teklif etme hakkının da hatırlatıldığı, davacının yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, davacının altın alacağını dosya kapsamındaki delillerle ispat edemediği, 500,00 TL borç para verdiği hususundaki tanık beyanlarının da birbiriyle çeliştiği gerekçesiyle, her iki talep yönünden de davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Davacı vekilinin kabul gören temyiz itirazına gelince; Dava; nişan bozulması nedeniyle, nişanda takıldığı iddia olunan ziynetlerin, davalı taraftan aynen, bunun mümkün olmaması nakden tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak nişan, evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. (TMK m.122) Hediyelerin geri istenebilmesi için alışılmışın dışında hediyelerden olması gerekir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez. Nişan dolayısıyla verilen hediye, olağan bir hediye ise geri istenemez. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delille de ispat edilebilir.Diğer taraftan, TMK'nın 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. ./..Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacının, nişanın bozulması nedeniyle, nişanda hediye ettiği altınların iadesini talep etttiği, davalı tarafın, takılan altınların sahte olduğunu savunduğu görülmüştür. Bu bağlamda; nişanda takılan altınların sahte olduğunu, bunu iddia eden davalı taraf ispatla yükümlüdür. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak inceleme yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu ispat yükü ters çevrilerek, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.