Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 862 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15876 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/11/2012NUMARASI : 2009/890-2012/422 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, elektrik abonesi olan dava dışı borçlu şirketin borcuna ilişkin olarak 15.08.2003 tarihinde taksitlendirme sözleşmesi imzaladıklarını, davalının da taksitlendirme sözleşmesini imzalayarak abone ile birlikte borcu üstlendiğini, abonenin borcunu ödemediğini, abonelik borcunun tahsili için başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dosya kapsamına göre, dava dilekçesinde taksitlendirme sözleşmesine dayanıldığı, takip talebinde borcun sebebi olarak gösterilen faturanın ve abonelik sözleşmesinin davalı ile ilgisinin bulunmadığı, taksitlendirme sözleşmesinin takip talebinde borcun sebebi olarak gösterilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Somut olayda, takip talebinde borcun sebebi olarak 11.12.2007 tarihli 29.083,39 TL'lik elektrik faturası gösterilmiştir. Bu faturanın borç dökümü açıklamasında ise, 02.07.2003 ve 28.07.2003 son ödeme tarihli faturalar ile 03.11.2003 ve sonraki son ödeme tarihli fatura bedellerinden oluşan toplam alacağın 29.083,39 TL olduğu belirtilmiştir. 15.08.2003 tarihli borç taksitlendirme sözleşmesi tarihine kadar olan borcun taksitlendirildiği gözetilerek sözleşme tarihi dikkate alındığında, 02.07.2003 ve 28.07.2003 son ödeme tarihli faturaların bu sözleşme kapsamında kaldığı kuşkusuzdur. Dava konusunun, takibin dayanağının elektrik fatura bedeli olduğu ve taksitlendirme sözleşmesi tarihine kadar olan faturaların takibe konu edildiği gözetildiğinde, takip talebinde ayrıca taksitlendirme sözleşmesine dayanılmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek, davacının davalıdan taksitlendirme sözleşmesi tarihi itibariyle tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının belirlenmesi gerekirken, yersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.