Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8526 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3480 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MİDYAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/06/2012NUMARASI : 2009/518-2012/537Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Midyat ilçesi Elbeğendi köyünden olduğunu ve halen aynı yerde ikamet ettiğini, Elbeğendi köyünün daha önce boşalmış köylerden olduğunu son dönemlerde sınırlı sayıda ailenin geri dönüş yaptığını, 2006 yılına kadar köyde, köyün içme suyu adına kayıtlı tek bir elektrik sayacı dışında herhangi bir kişiye ait elektrik sayacı ve aboneliği de bulunmadığını, geriye dönen insanların yeni evler inşa edince evlerine elektrik bağlatma zorunluluğu doğduğunu, davalı ile yapılan anlaşma üzerine köyün içme suyu şebekesinin bağlı bulunduğu elektrik sayacının aboneliğe bağlanmasını., bu sayacın aboneliğinin müvekkili adına yapılması ve köye dağıtımının bu sayaç üzerinden yapılarak tek bir fatura ile faturalandırılmasına karar verildiğini, bu kapsamda 19.04.2006 tarihinde müvekkil ile davalı kurumun Midyat İşletme Şefliği arasında abonelik sözleşmesi yapıldığını, 19.04.2006 tarihinde ilk faturanın gönderildiği 2009 yılı Ocak ayına kadar müvekkil adına kayıtlı bulunan aboneliğe herhangi bir fatura tahakkuk ettirilmediğini, 2009 yılı Ocak ayında davalı kurum tarafından fatura gönderildiğini, bu faturaya istinaden müvekkilinin toplam 26511 TL'yi ödemek zorunda kaldığını, 2009 yılı Mayıs ayında bu kez 11.009 TL miktarlı yeni bir fatura gönderildiğini, müvekkilin son gelen faturayı ödemediğini ileri sürerek müvekkilin gerek ödemiş olduğu 2008/12 döneme ait 24.228 TL asıl ve 2.283 TL eski borç toplam 26.511 TL'lik faturadan fazla ödenen miktarın tespiti ile bu kısımlar yönünden müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, 2009/4 dönemine ait ve halen ödenmeyen toplam 11.009 TL'lik faturadan ise borçlu olunan kısımların tespiti ile geriye kalan kısımlar yönünden müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünde açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.Somut olayda, mahkemece davalıya çıkartılan dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye parçası davalı DEDAŞ Mardin İl Müdürlüğü'ne tebliğ edilmemiş, tüzel kişiliği bulunmayan Midyat İlçe İşletme Başmühendisliği'ne tebliğ edilmiştir. Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36.maddesi ile HUMK.nun 73, 6100 sayılı HMK.27 ve A.İ.H.S.'nin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı'nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir. (Prof.Dr.Baki Kuru H.M.U. Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).Davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmadığı üzerinde durulmadan ve buna göre taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma sebebi dikkate alınarak davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.