Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8501 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3913 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vek. Av. ... geldi. Aleyhine temyiz olunan davalılar ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14:00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalılara ait taşınmazı 09.02.1993 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi senedi ile satın aldığını; satış bedelini (2005 yılından önce 30.000.000 TL) 30 TL olarak peşin ödediğini, davalıların da taşınmazın zilyetliğini müvekkiline devrettiklerini; ancak, tapusunu uzun yıllardır devretmediklerini; bu nedenle, davalılara satış bedeli olarak ödediği 30 TL'nin sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet prensibine göre hesaplanarak (10.000 TL olarak) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunmuşlar, esası bakımından da, davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece; "sözleşme tarihi, yani zenginleşmenin gerçekleştiği 09.02.1993 tarihinden başlayarak 10 yıl geçtikten sonra dava açıldığından, davalıların zamanaşımı itirazlarının kabulü ile" dava konusu talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Mahkeme, satış tarihinden dava tarihine kadar on yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir. Oysa, haricen davalılarca davacıya satılan tapulu taşınmazın, halen davacının zilyetliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus iki tarafın da kabulündedir. Bu durumda ise, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre, zamanaşımı süresi işlemez. Mahkemece, davalı tarafın zamanaşımı itirazlarının reddi ile işin esasına girilip, deliller toplanarak, oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.