Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8482 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5753 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, elektrik tellerinden düşen kıvılcımlar nedeniyle çıkan iki ayrı yangında müvekkillerine ait zeytinliklerin yandığını iddia ederek; öncelikle müvekkillerinin uğradığı zararın tespitini ve tespit edilen miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 08.03.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki 8.000,00 TL olarak gösterdiği talebini 130.643,55 TL artırarak toplam 138.643,55 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilerek; 138.643,55 TL'nin 12.01.2010 ve 08.06.2010 tarihli bilirkişi raporlarında belirtildiği şekilde 07.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara, bilirkişi raporlarında belirtilen miktarlar uyarınca ödenmesine,12.01.2010 ve 08.06.2010 tarihli bilirkişi raporlarının gerekçeli karara eklenmesine karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; davalı kuruma ait elektrik hatlarındaki tellerden kıvılcım sıçraması sonucu zeytin ağaçlarının yanması nedeniyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir. Sağlıklı bir yargılamadan sözedilebilmesi için dava dilekçesinin talep sonucunun ve hüküm fıkrasının çok açık olması gerekmektedir. HMK'nın 297/2 maddesinde (Mülga 1086 Sayılı HUMK'nın 388/5) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda mahkemece; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve tutanakla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Hükmün açık olabilmesi içinde öncelikle talep sonucunun açık olması gerekmektedir. Talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsuru olup, talep sonucunu içermeyen bir dilekçe, dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Talep sonucu açık değilse, mahkeme davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır. (HMK.31.madde) Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda belirtilen kurallara aykırı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.O halde mahkemece yapılacak iş; davacı vekiline 17 kişiden oluşan müvekkillerinden herbiri için ayrı ayrı talep sonucu açıklatılmalı, ardından da HMK'nın 297/2 maddesinde emredilen şekilde hüküm fıkrası açık olarak hüküm oluşturulmalı, hüküm de bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye gönderme yapılmamalıdır.Bozma kararının niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.