Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8461 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20691 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 01/04/2014NUMARASI : 2013/631-2014/233Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı taraf dava dilekçesinde özetle;davalı ile Küçükçekmece Aile Mahkemesi'nin 2003/1972 E. - 2003/736 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocuk Tolunay'a 75,00 TL nafaka bağlandığını, ancak davalının bugüne kadar nafakaları ödemediğini, çocuğun ihtiyaçlarına tek başına yetişme imkanının olmadığını, 2003 yılında hükmedilen nafaka miktarının bugün itibariyle ekonomik değerini yitirdiğini, küçüğün okul ve diğer masraflarının arttığını belirtilerek hüküm altına alınan aylık 75,00 TL iştirak nafakasının artırılarak aylık 500,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesi talep etmiştir.Mahkeme tarafından; Davanın kısmen kabulüne; Küçükçekmece Aile Mahkemesi'nin 2003/1972 E-2003/736 K. sayılı kararı ile müşterek çocuk 1996 doğumlu T.. K.. için bağlanan aylık 75,00 TL iştirak nafakasının aradan geçen zaman, çocuğun eğitim durumu, günün ekonomik koşulları, annenin ve davalının ekonomik koşulları dikkate alınarak dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine, davalıdan alınarak çocuğa velayeten davacı anneye verilmesine, fazlaya ilişkin talep ve istemin reddine karar verilmiştir.Dava iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27.maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da ./..bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğidir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı merciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili Yönetmelikte açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.Somut olayda; dava dilekçesinin ve duruşma gününün davalıya Tebligat Kanunu'nun 21.maddesi gereğince ... Mah. ... Sokak No:... İç Kapı No:.. ... İstanbul adresine tebliğ edildiği, gerekçeli kararın ise ... mah. ... Cad. No:... iç Kapı No:.. ... Tekirdağ adresinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Davalıya gönderilen dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir tebligat mazbatasında, muhatabın adreste bulunmama sebeplerini bilmesi muhtemel kişilerden sorulup, gerekli araştırma yapılmamıştır. Bu sebeple mahkemece, yapılan yargılama usul ve yasaya ve özellikle yukarıda belirtilen HMK’nın 27.maddesine uygun değildir. Mahkemece, davalının usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, yokluğunda yargılamaya devam edilerek, davalıya savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş, davalının temyiz dilekçesinde de bildirilen ve bilinen en son adresine davetiye çıkartılıp, usulüne uygun şekilde tebliğ yapılarak, taraf delilleri toplanıp, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm kurmak olmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.