Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8446 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21212 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2012/419-2014/136Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalılar vekili Av. S.. Y.. tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen 12.05.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil O.. K.. ve bir kısım davalılar vekili Av. S.. Y.. ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. U.. T.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalılardan Orhan, Emine ve Nilgün'ün murisi olan E.. H.. K..'na ait taşınmazı, yine murisin vekili olan davalı Hüseyin ile imzaladığı 21.04.2005 tarihli harici sözleşme ile satın aldığını, satış bedeli olan 450.000 TL'nin ise davalı Hüseyin'e ödendiğini, taşınmazın imar planında kamu alanı olarak ayrılması nedeniyle tapu devri yapılamadığından, davalı Hüseyin tarafından müvekkilinin vekil tayin edildiğini, bilahare müvekkili tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemiyle taşınmaza el atan dava dışı kurum aleyhine dava açıldığını, ancak yargılama aşamasında muris E.. H.. K..'nun vefat ettiğini, mirasçıları olan davalılar Orhan, Emine ve Nilgün'ün ise müvekkilini vekil tayin etmeye yanaşmadıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, 450.000 TL'den şimdilik 15.000 TL'sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 20.03.2014 tarihinde 450.000 TL üzerinden tamamlama harcı yatırılmıştır. Davalılar Orhan, Emine ve N.. K.. vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise davacı tarafça dayanılan sözleşmenin muvazaalı olduğunu, zira sözleşmede ödendiği bildirilen satış bedelinin miktar olarak belirtilmediğini, ayrıca müvekkillerinin murisine iddia edilen satış bedelinin de ödenmediğini savunarak; davanın reddini istemiştir../..Davalı H.. Ş.. cevap dilekçesinde; muris E.. H.. K.. tarafından verilen vekaletnamedeki yetkiye dayanarak, murise ait taşınmazı harici sözleşme ile davacıya sattığını, satıştan sonra tapuda kamulaştırma ile ilgili tescile engel şerh bulunduğu için tescil işleminin yapılamadığını, bu nedenle muris ile yaptığı görüşmeden sonra davacıyı vekil tayin ettiğini, davacının satış bedeli olan 450.000 TL'yi kendisine ödediğini bildirmiştir. Mahkemece; davaya konu 21.04.2005 tarihli satış sözleşmesinin resmi şekilde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, ancak davalı Hüseyin'in sözleşme tarihinde murisin vekili sıfatıyla hareket ettiği, bu nedenle geçersiz sözleşme uyarınca tarafların birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde talep etme haklarının bulunduğu, davacının vermiş olduğu satış bedeli yönünden; gerek satış protokolündeki bedelin tamamının alındığı yönündeki ibare, gerekse vekil olan davalı Hüseyin tarafından verilen cevap dilekçesi ile arsa bedeli olarak 450.000 TL'nin ödendiğinin bildirilmesi nedeniyle, davacının taşınmazı 450.000 TL bedelle satın aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan Orhan, Emine ve N.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle hukuken geçersiz olan satım sözleşmelerinin 10 yıllık zamanaşımına tabi olması ve davanın da bu zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olmasına göre, hükmü temyiz eden davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava, hukuken geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, taşınmaz malikinin mirasçıları ile malikin vekili olan davalılara ödenen satış bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.Bilindiği üzere, ihtiyari dava arkadaşlığında, dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır. Diğer bir anlatımla, ihtiyari dava arkadaşlarının davaları birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle, her dava arkadaşı, kendi davası hakkında diğer dava arkadaşlarından farklı biçimde hareket edebilir. Buna göre, ihtiyari dava arkadaşlarından her biri bir vakıayı yalnız başına ikrar edebilir. Bu ikrar, diğer dava arkadaşlarını etkilemez.Temyize konu edilen davada ise; muris E.. H.. K.. mirasçıları olan davalılar, taşınmaz malikinin mirasçıları olmaları nedeniyle, davalı Hüseyin ise murisin vekili sıfatıyla davalı olarak gösterildiğinden, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık incelendiğinde; davacı tarafça dayanılan 21.04.2005 tarihli sözleşmede satış bedelinin gösterilmemiş olması nedeniyle, satış bedeli olarak 450.000 TL ödendiğini ikrar eden davalı Hüseyin'in bu beyanı sadece kendisini bağlar. Eş söyleyişle, davacı, diğer davalılar yönünden, satış bedeli olarak 450.000 TL ödediğini HMK'nun 200. maddesi uyarınca senetle ispat etmelidir.Bu durumda, mahkemece; davacı tarafa, sözleşme nedeniyle 450.000 TL satış bedeli ödediğini senetle ispat etmesi için imkan ve süre verilmesi, bu hususta taraflarca gösterilen delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi, iddianın ispat edilmesi halinde ise, sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir../..Kabule göre de; TBK'nun 117. maddesi uyarınca, davalıların davadan önce temerrüde düşürüldüğü davacı tarafça iddia ve ispat edilmemiştir. Bu halde, mahkemece; hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, sözleşmenin düzenlendiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi, usul ve yasaya aykırıdırSONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.