Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8424 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 992 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2013/407-2013/978Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; tarafların 05.05.2006 yılında evlendiklerini ve 2 tane müşterek çocuklarının olduğunu, tarafların evlendikten sonra davalının ayrı bir ev açmadığını, anne ve babası ile abisinin yaşadığı üç katlı müstakil evin 1. katında yaşadıklarını, müvekkilinin üç katlı müstakil evin tüm temizlik ve bakımını yapmaya mecbur bırakıldığını, ayrıca bina bahçesinde de fiilen çalıştırıldığını, davalının ailesinin müvekkiline hakaretlerde bulunduğunu, bu durumu ise davalıya söylediğinde davalının bunlara katlanması gerektiğini söylediğini, bu kötü davranışları yanında davalının müvekkili ile olan yatağını ayırdığını, karı koca münasebetini kestiğini, müşterek haneye sadece uyumaya geldiğini, eve geç saatlerde geldiğinde banyo yaptığını, bu olayların müvekkilini şüphelendirdiğini, bu durumları davalıya bahsettiğinde davalının sözlü ve fiili tepkisi ile karşılaştığını, davalının müvekkili döverek ve hakaret ederek evden kovduğunu, müvekkilinin iki çocuğu ile baba evine sığındığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve akabinde Kayseri 6. Sulh Ceza Mahkemesinde eşe karşı yaralamadan ceza aldığını, ayrıca davalının Kayseri 2 Aile Mahkemesinden de 1 ay süre ile çeşitli koruma tedbirlerinin uygulanmasına karar verildiğini, müvekkilinin ev hanımı olup geliri olmadığını, ailesinin yardımı ile geçindiğini, davalının ise muhtelif yerlerde çeyiz ve perde mağazasının olduğunu, ayrıca bulundukları bahçeli evin yarısına da sahip olduğunu, ayrıca davalı adına geliri iyi olan bir dükkanını kirasının da gelirleri arasında olduğunu ileri sürerek, müvekkili için aylık 1.000 TL, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 500 TL olmak üzere toplam 2.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; davayı ve davacı iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin başka biriyle ilişkisinin olmadığını, evine düşkün bir baba olduğunu, davacının çocuklarla ilgilenmediğini, müşterek çocuklardan Rüştü'nün haftanın 5 günü müvekkilinde kaldığını, hafta sonları ise davacı annede kaldığını, eğitiminde bir katkısının olmadığını, müşterek çocuklar ile müvekkilinin sürekli irtibat halinde olduğunu, müvekkilinin kendisine ait bir işyerinin olmadığını, ücretli olarak çalıştığını, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; müşterek çocuklardan Rüştü'nün sürekli babası yanında kaldığı gerekçesi ile bu çocuk için nafaka talebinin reddine, davacının ayrı yaşamda haklı olduğu gerekçesi ile de davacı için aylık 350 TL, müşterek çocuk Berat için aylık 200 TL olmak üzere toplam 550 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.Taraflar hakkında yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre, davacının ev hanımı olduğu, çalışmadığı, babası evinde oturduğu, babasının yardımı ile geçindiği, davalının ise ağabeyi ile ortak Papatya Perde isimli işyerinde maaşlı çalıştığı, kendi evinde oturduğu, oturduğu ev ve ağabeyi ile ortak dükkanı olduğu, %40 hisseli limited şirket ortaklığından 26.02.2013 (dava tarihinden yaklaşık 3 ay önce) tarihinde ayrıldığı, adına kayıtlı taşınmazları olduğu, kiraya verdiği dükkanından da gelir elde ettiği tespit edilmiştir.TMK'nun 197.maddesi gereği ayrı yaşamakta haklı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır.Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1).Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1).Nafaka takdir edilirken, tarafların ekonomik, sosyal ve mali durumları, davacı ve çocuklarının ihtiyaçları ile davalı kocanın geliri ile orantılı olmak kaydı ile birlikte yaşadıkları zamanda sağladığı geçim şartlarını ayrı yaşam halinde de sağlayacak oranda olması gözönünde bulundurulmalıdır.Buna göre; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, özellikle davalının gelir durumu dikkate alındığında mahkemece takdir edilen nafaka miktarı azdır. Mahkemece; yukarıda anılan yasal hükümler çerçevesinde, davacı tarafın geçimi ve müşterek çocukla birlikte ihtiyaçları için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.