MAHKEMESİ : GEBZE 4.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/10/2013NUMARASI : 2012/290-2013/858Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalının aboneliğine bağlı elektrik kullanım bedeline ilişkin faturanın ödenmediğini, bu nedenle aleyhinde icra takibi yaptıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hütmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; dava konusu abonelik sözleşmesinin müvekkilince imzalanmış ise de, bahse konu yerde müvekkilinin kiracı olduğunu, dükkan sahibinin baskısı nedeniyle müvekkilinin 2005 yılı Ocak ayında işyerini tahliye ettiğini ve 23.03.2005 tarihinden bu yanan elektrik sayacını kullanmadığını, sayacın iptal olduğunu söyleyen dükkan sahibinin kullandığını, müvekkilinin ödeme emri gelince durumdan haberdar olduğunu, itirazında kötüniyetli olmadığını, 2005 yılında elektriği kesmeyen davacının kusurlu ve kötü niyetli olduğunu, 7 yıl sonra icra takibine geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve kötüniyetli takip nedeniyle davacının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.Mahkemece; ''...İdarenin kamu hizmeti gerçekleştirirken herhangi bir işlem veya karara dayanmaksızın yarattığı maddi eylemi ile veya eylemsizliği idari işlem olup, tam yargı davasına konu olabilir. İdarenin hareketsizliğinden dolayı kişisel hakları doğrudan doğruya zarar gördüğünü ileri süren birey, idari yargı yolunda tazminat talebini ileri sürmesi mümkün iken bu konuda idareye hiç bir başvurusu olmayan ve aboneliğini iptal ettirmeyen davalı kendi kusurunu atlayıp, idarenin kusurunun adli yargıda öncelenmesini talep edemez. Davalının aboneliği devam ettiği ve aboneliği konu sayaçta elektrik enerjisi tüketildiği, ödenmeyen faturaya karşın Yönetmeliğin 50/b maddesi uyarınca ihbarname eline geçmediği, personel sayı yetersizliği, tüketime konu yerde elektrik gereksinimi hayati ihtiyaç olduğu gibi ve benzeri nedenlerle elektriğin kesilmediği ve tüketimin devam ettiği, tahakkuk eden faturalar ödenmediği, karşılıklı kusur gereğince hakkaniyet indirimi düşünülürse de enerji tüketimin e konu sayacın ticarethaneye ait olması nedeniyle indirim yapılması adil olmayacağı anlaşıldığı...'' gerekçesi ile davanın kabulü ile Gebze 1.İcra Müdürlüğünün 2011/4478 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve asıl alacağın %20 si olan 5.317 TL icra inkara tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir.01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesin e göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davacı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte davalıya karşı müteselsilen sorumludur. Davaya konu icra takibi 29.11.2011 tarihinde başlatılmış olup davacı kurumun 6 yılı aşan uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların (48 adet) ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedeli aslından ve tüketim bedeli olan ana borçtan hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmayacaktır. Olsa olsa davacının (normal tüketim bedeli dışında) gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden sorumluluğunu ortadan kaldırır. Aksine düşünce davacı kurumun sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir. Hal böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifelerinin ilgili maddeleri uyarınca; davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğ u, Yönetmelik gereğince elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesa p edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davalının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bununda ancak davacı için gecikme zammı ve faizden müterafik kusur oranında indirim sağlayacağı nazara alınarak, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davacının tahsilini istemekt e haklı olduğu alacak miktarı belirlenmeli ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.