MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 03/07/2014NUMARASI : 2014/134-2014/541Taraflar arasında görülen tedbir nafkası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların evli olduklarını, davalı kocanın son iki yıldır kendisine ait apartmanın 3. katında yalnız yaşadığını, müvekkili davacının ise aynı apartmanın 1. katında oğlu Ali ile yaşadığını ve geçimini oğlunun sağladığını, davalının son 10 yıldır müvekkilinin ihtiyaçları ile hiç ilgilenmediğini, müvekkilinin artık buna dayanacak gücü kalmadığını belirterek, aylık 750 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kendilerine ait evin 3.katının tadilatını yaptırırken eşi ile birlikte 1. katta yaşayan oğlunun yanında bir süre kaldıklarını, tadilat bittikten sonra eşinin bir daha yukarı çıkmak istemediğini ve 1. katta oğlu ile yaşamaya başladığını, kendisinin eşine defalarca kez eve dönmesini söylediği halde eşinin bunu kabul etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı yararına dava tarihinden başlamak üzere aylık 400,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile; davalı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. ./..Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Buna göre, davacının ayrı yaşamada haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; davacı taraf, davalının haklı bir sebebi olmaksızın kendisine ait apartmanın 3. katında tek başına yaşamaya başladığını, kendisinin ise oğlu ile birlikte 1. katta kaldığını ve bu sebeple kendisinin ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia etmiş ve bu iddiasının ispatı hususunda tanık deliline başvurmuştur. Ancak, dinlenen davacı tanıkları duruşmadaki beyanlarında, davacı ile davalının yaklaşık 2-3 yıldır ayrı yaşadıklarını, davalının aynı apartmanın 3.katında yalnız, davacının ise 1. katta oğlu ile birlikte yaşadığını belirtmişler ancak tarafların neden ayrı yaşadıkları konusunda bir beyanda bulunmamışlardır. Tanık beyanları tarafların ayrı yaşamalarının nedeni hususunda tam ve kanaat verici de nitelikte değildir. Hal böyle olunca; tüm dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanları ile ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasını ispat edemeyen davacı kadının davasının reddi gerekirken, davacı lehine davanın kısmen kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.