Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8383 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1405 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/04/2013NUMARASI : 2011/175-2013/167Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davalı idareden açık ihaleye girerek davaya konu taşınmazı satın aldığını, fakat daha sonra davalının ihaleyi feshederek davacının ödediği 420.000TL'yi irat kaydettiğini, ihalenin feshinin ve bu bedelin irat kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek (fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak) 10.000TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'ini ileri sürmüş, esas yönünden de davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacının dava dışı vekili tarafından 30/07/2008 tarihli dilekçe ile davalı kuruma müracaat edilerek teminatın bakiyesinin davacının banka hesabına iade edilmesinin talep edildiği,davacı tarafından en geç bu tarihte teminatın irat kaydedildiğinin öğrenildiği, 818 sayılı yasa 66.md ve 6102 sayılı yasanın 82.md uyarınca dava tarihine kadar kanunda öngörülen zaman aşımı süresinin geçtiği gerekçesi ile zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunundaki sebepsiz zenginleşmeye ilişkin maddelerdeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder. Nitekim sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar. Hukuk Genel Kurulu'nun 06.01.1968 gün ve E:1966/T-1728 K:6 sayılı kararında da, feshedildiği ileri sürülen bir sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın, sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve zamanaşımının da buna göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir (Aynı yöndeki diğer kararlar için bakınız: Hukuk Genel Kurulu'nun 09.02.2005 gün ve E:2005/11-20, K:2005/34; 17.02.2010 gün ve E:2010/13-93, K:2010/88; 15.12.2010 gün ve E:2010/13-618, K:2010/668 sayılı ilamları).Somut olayda; taraflar arasında sonradan feshedilmiş olsa bile geçerli bir ihale sonucu taşınmaz satım sözleşmesi olduğu tartışmasızdır. O halde, Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle B.K. 125. maddesi gereğince 10 yıldır. Bu hususa dikkat edilmeden yanılgılı değerlendirme ile yukarıdaki gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.