MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; davalının kusuru ile, tarafların evliliklerinin sona erdiğini, çeyiz senedinde yazılı eşyaların iade edilmediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL eşya bedelinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; çeyiz senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını, ev eşyalarının davalının babası tarafından satın alındığını, sandık içi çeyiz ve ziynet eşyalarının, talep edilen miktar ve değerde olmadıklarını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile, talep edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının bedeli 12.370 TL ise de, taleple bağlı kalınarak 5.000 TL'sinin, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının bedelinin tahsiline ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). Somut olayda; davacı taraf, 5 adet burma bilezik, 1 adet yüzük, 1 adet küpe, 1 adet künye ve 50 çeyrek altının olduğunu ve altınların davalılarca alınıp kendisine verilmediğini iddia ettiğine göre, bu hususu ispatla yükümlüdür.Dosya kapsamından; davacı tarafın bu iddiayı ispat için tanık dinlettiği anlaşılmaktadır. Dinlenen davacı tanığı ... 'yüzük, küpe ve künyenin davacının üstünde geldiğini' beyan ettiği halde, mahkemece, söz konusu takılar yönünden kabul kararı verilmesi isabetli olmamıştır.O halde, mahkemece; ispat yükü kendisine düşen davacının, talep ettiği 1 adet yüzük, 1 adet küpe ve 1 adet künyenin, davalıda kaldığının mevcut delillerle ispatlanamadığı kabul edilerek, bu takılar yönünden talebin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.