MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, tapuda davalı adına kayıtlı taşınmazın baraj yapımı nedeniyle kamulaştırıldığını, kamulaştırma işleminden evvel davacının bu taşınmaz üzerine muhdesatlar yaptırdığını, muhdesatların davacıya ait olduğuna ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/103 (2012/442) esas sayılı dosyası ile karar verildiğini, kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini ancak kamulaştırma işlemleri sırasında davacıya ait olan bu muhdesatların bedellerinin davalı adına bankaya yatırıldığını, davalının belirtilen muhdesat bedelleri kadar sebepsiz zenginleştiğini belirterek 30.300 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında, davaya konu muhdesatların kendisi tarafından yapıtırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Yargılama sırasında, davalının vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 17.928,88 TL muhdesat bedelinden, ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.12.2010 tarih ve 2010/887-804 esas karar sayılı veraset ilamında belirtilen davacının payı oranında ki bölümün mahsup edilerek, kalan bölümün belirtilen veraset ilamında ki payları oranında davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Bilindiği üzere, bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’ nun 297 nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin 2 nci fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” ifadesi yer almaktadır.Açıklanan bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olduğu gibi, “Kamu düzeni” amacı ile yürürlüğe konulmuş bulunduğundan, emredici hükümlerdendir. Diğer taraftan, bu hükümle getirilen anılan biçim koşulları hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamak amacını taşımaktadır. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğmasına ve hükmün hedefine ulaşmasını engeller.Somut olayda; davanın kısmen kabulü ile 17.928,88 TL muhdesat bedelinden, ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.12.2010 tarih ve 2010/887-804 esas karar sayılı veraset ilamında belirtilen davacının payı oranında ki bölümün mahsup edilerek, kalan bölümün belirtilen veraset ilamında ki payları oranında davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Buna göre mahkemece, davalıların sorumlu oldukları alacak miktarı açıkça belirlenmeyerek, infaz sırasında tereddütü gerektirecek bir durum yaratılması doğru görülmemiştir. Bundan ayrı olarak; 30.300 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili talep ve dava edilmiş, mahkemece; faiz talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemenin, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında, açık ve tereddüde yol açmayacak şekilde infazı kabil karar vermesi gerekir. Buna rağmen, mahkemenin asıl veya yardımcı taleplerden biri hakkında (unutma nedeniyle) olumlu veya olumsuz hiçbir karar vermemiş olması mümkündür. Bu halde; hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılamaz. Çünkü, bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar yoktur. O halde yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, mahkemece; talep edilen faiz yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.