Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8301 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4991 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili 11.05.2011 tarihli dilekçesinde; tarafların kardeş olduğunu, davalının 17.10.2000 tarihli protokolle 7 parseldeki hissesini toplam 5.000 TL bedelle davacıya sattığını, bedelin 2.500 TL'sinin peşin ödendiğini, kalan bedelin senet karşılığı taksitlendirildiğini, tümünün ödendiğini, 400 TL bedelli son senet ödenmek istendiğinde davalının bedeli almadığı ve satışın gerçekleşmediğini belirterek, ödenen toplam 4.600 TL ile dava tarihindeki işlemiş 12.783,64 TL olmak üzere toplam 17.383 TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili cevabında; geçersiz sözleşme nedeniyle BK.125.maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği, iddiaların yersiz olduğu, belirtilerek davanın zamanaşımı nedeniyle ve esastan reddini dilemiştir.Mahkemece; ödenen son senedin 25.04.2001 tarihinde ödendiği iddia edilmiş olup, dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, 25.05.2001 tarihli son senedin ödenmediği ve bu senet dolayısıyla alacak iddiasında bulunulmadığı davacının buna ilişkin beyanlarına itibar edilemeyeceği gerekçe gösterilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.Taraflar arasında düzenlenen 17.10.2000 tarihli adi sözleşme ile davalı tarafından davacıya toplam 5.000 TL bedel karşılığı 73 m²'lik hissenin satıldığı, peşin alınan 2.500 'den geriye kalan miktarın 25.11.2000 tarihinde başlayarak 25.01.2001 tarihine kadar her ay 350 TL, son ay 400 TL olarak ödenmesinin kararlaştırıldığı, en son 25.04.2001 tarihli senedin ödendiği ve 25.05.2001 tarihli 400 TL bedelli senedin ödenmediği konusunda ihtilaf bulunmaktadır.Bu durumda, ifanın imkansız hale geldiği tarihin, son taksidin ödenme tarihi olan 25.05.2001 olduğu ve zamanaşımına ilişkin BK. 125.maddesinde öngörülen 10 yıllık sürenin 25.05.2001 tarihi esas alınmak suretiyle belirlenmesi ve dava tarihi itibariyle (11.05.2001) henüz 10 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmediği gözetilerek, zamanaşımı def'inin reddi ile işin esasının incelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.Aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.