Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8263 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1881 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2008/382-2013/248Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescili ve alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısı-dahili davalılar vekili Av. M.. S.r geldi. Asıl ve birleşen dosya davacısı asil M.. A.. ile asıl ve birleşen dosya davacısı vekili Av. O..A.. geldiler. Gelen asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalılara ait 51.parseldeki süt imalathanesini harici sözleşme ile 1999 yılında satın aldığını, davalıların tapuyu vermediğini, taşınmaz için davalılara ödenen 25.000.000.000 TL(25.000 TL)'nin denkleştirme yapılarak şimdilik 400.000 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Davalılar vekili cevabında; davacı ile 40.000 TL'ye anlaştıklarını, davacının 25.000 TL ödediğini, bakiye kısmı vermediğini, paranın davalı Metin'e verildiğini beyan etmiş, zamanaşımı def'inde bulunmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 20.08.1999 tarihli tutanak ile davacının ifanın imkansız hale geldiğini öğrendiğini belirtip, asıl alacak ile birlikte tutanakda verilen mehilin sonu 30.09.1999 tarihinden 11.09.2008 dava tarihine kadar 80.860 TL işlemiş faiz ile 25.000 TL asıl alacak toplamı 105.860 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan (hisselerine göre) tahsiline karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Taraflar arasında düzenlenen tarihsiz, ancak dosya kapsamından 1999 tarihli olduğu anlaşılan harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın davalılar (Metin, Osman, Mehmet, tarafından toplam 25.000 TL'ye satıldığı, paranın ödendiği, davacı tarafından davalı Metin'e gönderilen 20.08.1999 tarihli "Taahhütname" başlıklı belge ile "Taşınmazın tapusunu alamadığını, 40 gün içinde ödenen bedelin iadesi halinde taşınmazı boşaltacağını" beyan etmiştir.Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin TBK'nun 77-82.maddeleri(BK'nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli(haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Taşınmazın devrine ilişkin, TMK'nun 705, BK'nun 213(TBK'nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK'nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir.Mahkemece; davacının ödediği satış bedelinin 30.09.1999 tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı alım gücünün uzman bilirkişi raporu ile çeşitli ekonomik etkenlerin altın ve döviz kurlarındaki artışın, maaş artış oranları ile ÜFE artış oranı ile ilgili değerlerin ortalaması alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, ödenen bedelin işlemiş faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ayrıca, dava tarihinden önce vefat eden Osman aleyhine dava açılması nedeniyle oluşan yargılama giderinden davalıların sorumlu tutulmaması gerekirken, bu talep ile ilgili masrafların davalılara yüklenmesi de bozmayı gerektirmiştir.Davalı Mehmet'in mirasçıları Recep, ..R..'nin hüküm fıkrasında isimleri yazılırken Recep, S.. R..olarak yazılması maddi hata olarak kabul edilip, mahallinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte olmasına rağmen her birinin sorumlu olduğu miktar ayrı ayrı gösterilmelidir.Kabule göre, asıl alacağın işlemiş faizi ile toplamının tekrar yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi de TBK'nun 121/son (BK'nun 104/son) maddesi hükmüne göre; temerrüt faizine tekrar temerrüt faizi yürütülmez, ilkesine aykırı olduğundan karar bu yönden de doğru değildir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100'er TL vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.