MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılan 10.08.1998 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince davalının satmayı vaad ettiği taşınmaza ilişkin davacı tarafından davalıya 5.000 TL ( 5 milyar eski TL) ödendiğini ancak davalının taşınmazı 3. bir kişiye devrettiği gibi peşin aldığı parayı da iade etmediğini belirterek öncelikle taşınmazın 343 m2lik kısmının davacı adına tesciline, olmadığı takdirde söz konusu taşınmazın rayiç bedeline, bu da uygun görülmediği takdirde davalıya ödenen 5.000 TL'nin ödeme tarihi olan 10.08.1998 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu tescil isteminin reddine, 5.000,00 TL'nin 10.08.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davada, davalıya harici satım sözleşmesi gereğince ödendiği iddia olunan bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili istenilmiştir. Sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun para ile ifa edileceği durumlarda faizin hangi tarihte işlemeye başlayacağı sorunu ile karşılaşılır. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez. O halde somut olayda, davalı için keşide olunan bir ihtarname bulunup bulunmadığı araştırılıp, Borçlar Kanununun 101.maddesi anlamında davalının temerrüdü yoksa dava tarihinden itibaren davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle faiz yönünden karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile sözleşme ve ödeme tarihi olan 10.08.1998 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.