MAHKEMESİ : SARIGÖL ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2013NUMARASI : 2012/175-2013/209Taraflar arasında görülen nişan bozmasından dolayı ziynet eşyasının iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının rızası ile birlikte kaçtıklarını, ailelerin barışmaları üzerine söz ve nişanın aileler arasında yapıldığını, ziynetlerin takıldığını, davalının şikayeti üzerine müvekkilinin 19/12/2011 tarihinde tutuklandığını ve Alaşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/3 Esas sayılı dosyasında yargılanmaya başlandığını, nişanın bozulması üzerine ziynet olarak takılan 20 adet Reşat altın, 1 adet Hamit beşibirlik, 2,64 gr. 14 ayar altın alyans yüzük, 6 adet 43,79 gr. 22 ayar altın bilezik, 1 adet kolye, küpe ve bilezikten mütevellit Trabzon takımı tabir edilen 27,23 gr. 14 ayar altın takı seti ve 1 adet Rocwel marka altın saatin davalının babasından talep edildiği, altınları Sarıgöl Ziraat Bankası Şubesinde bulunduğunu, geri vereceğini belirtmesine rağmen bu tarihe kadar altınları iade etmediğini belirterek, altın takıların tespit ve dökümünün yapılarak ihtiyati tedbir konulmasını; altınların aynen iadesini mümkün değilse dava tarihi itibariyle değerinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen hususların kısmen doğru olduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve iadesini istediği altınlardan bilezik sayısının 2 adet olduğunu, 6 adet bilezik takıldığı iddiasının doğru olmadığını, bunun haricinde kalem kalem sayılan diğer altınlar ve 2 adet bileziğin halen kendi uhdelerinde bulunduğunu, bu altınların tutanağa geçirilerek teslim etmeye hazır olduklarını, davacı tarafın bu şekilde teslim almaya yanaşmadıklarını, davayı bu altınlar yönünden kabul ettiklerini, ancak gramaj ve ayar konusunda uzman olmadıklarından talep edilen miktarda farklılık varsa bunu kabul etmediklerini, mahkeme huzurunda da bu altınları teslim edebileceklerini belirtmiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya muhteviyatı birlikte değerlendirilerek;a) muaraza 4 bilezik üzerinde doğmuş, diğer talepleri davalı cevap dilekçesinde kabul etmiştir. Bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonucunda davacının iddia ettiği gibi takılı 6 bileziğin değil 2 bileziğin olduğu rapor edilmiştir. 4 bilezik için dava ispat edilemediğinden davanın reddine;b) Alınması gereken 2.082,00.TL harçtan alınan 594,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.488,00.TL harcın davalıdan alınarak davacıya irat kaydına; toplam yapılan 847,45.TL mahkeme masrafının kabul red oranına göre 219,16.TL nin davacı üzerinde bırakılmasına, kalan 628,29 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; AAÜT kabul edilen miktar üzerinden 2.710,80.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; red edilen miktar üzerinden 945,60.TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Hüküm, davalı vekili tarafından, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediği halde yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğu, tahsil edilecek yargılama giderinin hazineye irad kaydedilmesi gerekirken davacıya verilmesinin uygun olmadığını; reddedilen kısım bakımından hükmedilen vekalet ücretinin yine davacı lehine hükmedildiği; müvekkili tarafından yanlışlıkla kasaya teslim edilen taşlı yüzüğün davacı tarafından talep edilmemiş olması nedeniyle mahkemece taraflarına iade edilmesi gerekirken, davalıya verildiğini belirterek, temyiz edilmiştir.Dava, nişan hediyelerinin iadesi talebine ilişkindir. Davacı, nişan eşyalarının aynen teslimini isteyebileceği gibi, bedelini de isteyebilir.6100 sayılı HMK'nın 26. maddesinin 1.fıkrasında (HUMK.74 m.); “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü yer almaktadır.Yasanın bu açık hükmünden de anlaşılacağı üzere hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına veya başkasına hükmedemez.Yine aynı Kanuna göre kural olarak yargılama giderleri davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir.(HMK m. 326/1) Ancak feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat ve kabul talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet ona göre belirlenir. (HMK 312/1)İlk oturumda davayı kabul eden davalı, hal ve durumu ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermiş ise bu hükümden yararlanamaz. Bu halde davalı davayı kaybetmiş gibi yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olur.Diğer taraftan, Avukatlık Kanununda, HMK'nın yukarıda zikrolunan hükümlerine paralel düzenleme cihedine gidilmiş ve "davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulhte ücret" başlıklı 6. maddesinde anlaşmazlığın, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle giderilirse, tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilmesi halinde ise tamamına hükmolunacağı düzenlenmiştir.07.12.1964 gün ve 3/5 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Harcın, özel ve tüzel kişilerin, özel çıkarlarına ilişkin olarak kamu kuruluşlarının hizmetinden yararlanmaları karşılığında yaptıkları ödemeler olduğunu belirtmiştir”; başka bir İçtihadı Birleştirme Kararında, “Harç, Devletin mahkemeler aracılığı ile yaptığı adli hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Ancak yasada belirtilen durumlarda harç alınacağı biçiminde karar vermiştir” (16.11.1983 gün ve 5/6 sayılı İçt.Birl.K. RG. 7.1.1984 sayı 18274 sh.5-13).Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu ile de yargı harcının alınma usul ve esasları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.Yargılama giderleri hakkında hüküm verilebilmesi için tarafların dilekçelerinde yargılama giderlerini açıkça istemiş olmalarına gerek yoktur. Mahkeme talep olmasa dahi yargılama giderlerine ve vekalet ücretine kendiliğinden karar vermekle yükümlüdür.Somut olaya bakıldığında; davalının, cevap dilekçesi ile ve yargılamanın ilk duruşmasında, dava dilekçesi ile talep edilen ziynet eşyalarını (4 bilezik dışında) iadeye hazır olduğunu belirttiği ve verilen süre zarfında ziynet eşyalarını mahkeme kasasına teslim ettiği; ziynet eşyaları teslim edilirken, dava dilekçesinde talep edilmeyen ve davalıya ait olan taşlı yüzüğün de sehven teslim edildiği; mahkemece yapılan yargılama neticesinde, uyuşmazlık konusu olan 4 bilezik bakımından davanın reddine, alınması gereken harcın davalıdan alınarak davacıya irat kaydına; AAÜT kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.710,80.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; yine red edilen miktar üzerinden hesaplanan 945,60.TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; taleple bağlılık ilkesi göz ardı edilerek, davalının mahkeme kasasına sehven teslim etmiş olduğu taşlı yüzükle birlikte ziynet eşyalarının iadesi yönünde hüküm tesisi; Ayrıca, Avukatlık Kanununa aykırı şekilde davalı aleyhine vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi ve rededilen kısım bakımından da hesaplanan vekalet ücretinin yine davalıdan alınarak davacıya verilmesi; ayrıca Harçlar Kanununa aykırı olarak Hazine'ye irad kaydedilmesi gereken harcın davalıdan alınarak davacıya irad kaydına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu hususlar bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.