Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8040 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5836 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen vasiyetin iptali ya da tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının murisinin davalıya muayyen mal vasiyetinde bulunduğunu beyan ederek vasiyetnamenin iptaline olmadığı takdirde, tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin ise kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği gibi; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden sözedilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur.Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra, mahfuz hisseye(saklı paya) herhangi bir tecavüzün olup olmadığı, davacının mahfuz hisse miktarı parasal olarak hesaplanarak bulunur.Davacının tenkise konu temliki tasarrufun yapıldığı malın dışında terekeden aldığı miktar ne ise bu miktarda parasal olarak mahfuz hisseden çıkartılır. Bu son olasılıkta, davacının mahfuz hissesi, çıkartma işlemi sonucu ortaya çıkan bakiyedir.Sonuçta, mahfuz hissenin parasal değeri pay, murisin temlikine konu malın ölüm günü itibariyle parasal değeri ise payda yapılarak sabit tenkis oranı bulunur.İkinci olarak, temlike konu malın kıymetine noksan gelmeden bölünmezliğin mümkün olup olmadığı saptanır.Tasarrufa konu mal, sabit tenkis oranında bölünebilir ise bu kısımlar bağımsız bölüm olarak taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Eğer, tassarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıkar ise bu defa MK. Madde 564'de öngörülen tercih hakkı gündeme gelecektir.Davalıya MK. 564.maddesi uyarınca seçimlik hakkı mahkemece kullandırılır. Seçimlik hakkının kullandırılması davalı duruşmada hazır ise, mal seçip para ödemeyi mi, yoksa mal verip almayı mı tercih ettiği mahkemece sorulmak suretiyle, davalı duruşmada değil ise kendisine bu konuda meşruhatlı davetiye çıkartılmak suretiyle yapılır.Daha sonra ise yine mahkemece usulen bilirkişi iştirakı ile ikinci kez yapılacak bir keşif ile seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri saptanır.En son olarakta seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet tenkis hesabı yapılır.Somut olayda, mahkemece bilirkişinin görüşüne başvurulmuş, bilirkişi beyanında, "Davalının seçimlik hakkını kullanmadığı için, bu aşamada sabit tenkis oranına göre belirlenecek alacağın hesaplamasının mümkün bulunmadığı, davalıya seçimlik hakkı kullandırıldığında, kullandığı tarih itibariyle terekenin değeri tekrar belirlenip gerekli hesaplamanın yapılabileceği" bildirilmiş, buna rağmen mahkeme tarafından, davalıya seçimlik hakkının kullandırılmasından sonra tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ve gerekçe de gösterilmeden, 58.303 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.HMK.nun 266.maddesi uyarınca "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez."Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler esas alınarak, yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.