MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDava dilekçesinde ....720,80 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili idarenin maliki olduğu dava konusu 175,00 m2'lik taşınmazın 163,50 m²'lik kısmını davalıların hiçbir akdi ve kanuni sebebe dayanmaksızın kullandıklarını belirterek; 30.03.2006–28.....2010 tarihleri arasındaki dönem için ....720,80 TL ecrimisilin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılardan ...'a çıkarılan duruşma davetiyesi, davalı ölü olduğundan bila dönmüş, diğer davalılar ise duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi de vermemiştir. Mahkemece; davacı vekiline delil listesini sunması ve ölü davalının mirasçılarının davaya dahil edilmesi için iki haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süre içerisinde eksikliklerin tamamlanmadığı, davacının ölü davalı yönünden davasından vazgeçmediği, taraf teşkilinin sağlanamadığı gerekçeleri ile davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği hükme bağlanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyeti son bulduğu için ölü kişi aleyhine dava açılamaz. Dava tarihinden önce ölmüş olan bir kişiye karşı dava açılmış olması halinde, mahkemenin davalının taraf ehliyetinin bulunmadığını öğrenmesi üzerine, davayı dava şartı bulunmadığından dolayı re'sen reddetmesi gerekir. Ölmüş kişiye karşı açılmış olan davaya, o kişinin mirasçılarına tebligat yapılmak suretiyle, mirasçılara karşı devam edilemez. Somut olayda; davalılardan ... dava tarihi olan 08.07.2011 tarihinden önce 05.01.2010 günü öldüğü için Mahkemece dava tarihinden önce ölen davalı ... yönünden davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kural olarak hakimin belirlediği süre kesin süre değildir. Hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep etmesi halinde hakimin verdiği ikinci süre kesin olup, bu sürenin kesinliği yasadan kaynaklanmaktadır. (HUMK m.163; HMK m.94/...) Bu halde, ikinci kez verilen sürenin kesin olduğu ara kararda belirtilmemiş ve kesin süre verilene ihtar edilmemiş olsa dahi, verilen süre kesin süre niteliğindedir.Kural bu olmakla birlikte hakim tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna da karar verilebilir. (HUMK m.163/..., HMK m. 94) Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının da ilgili tarafa ihtar edilmiş olması gerekir. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 163. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararda; yapılması gereken işlerin neler olduğunun hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, özellikle tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğinin yine açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekir. Geciken adaletin adalet olmayacağı düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı ve davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Somut olayda; davacı vekiline 05.....2011 tarihli .... celsede delil listesini sunması için ... haftalık süre verilerek, duruşma ........2011 gününe bırakılmış, ........2011 tarihli .... celsede ise davacı vekiline delil listesini sunması ve ölü davalının mirasçılarının davaya dahil edilmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine rağmen davacı vekilinin işlem yapmadığı, kesin süre içinde eksiklikleri gidermediği gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Yukarıda belirtilen ilke ve kurallara göre davacı vekiline ilk celsede verilen süre kesin süre niteliğini taşımadığından, Mahkemece, yazılı ve yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ....01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.