Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 796 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20135 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ERZİNCAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2012NUMARASI : 2011/1286-2012/1021 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davalı H.. Ç..'ın vasisi bulunduğu E.. Ç..'a ait olmayan başka bir E.. Ç..'a ait olan hesaptan davalı tarafa sehven ödeme yapılmış olması nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini, bu tutarın davalı tarafından iade edilmemesi üzerine takip yaptıklarını belirterek itirazın iptali ile %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiş ve yargılama yokluğunda yapılmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının iptaline, 2.004,58 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle temyiz edilmiştir. Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayanan iade davasıdır. 6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır. Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür. Somut olayda; yukarıda açıklandığı şekilde davalıya yargılama sırasında dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğ edilmediği ve davanın, davalının yokluğunda sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36.maddesi ile HUMK’nun 73, 6100 sayılı HMK 27 ve A.İ.H. Sözleşmesinin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı'nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd). O halde mahkemece; davalının usulüne uygun şekilde duruşma gün ve saatinden haberdar edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan, davalının yokluğunda yargılamaya devam edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.