Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7946 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3491 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : SİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/06/2012NUMARASI : 2011/293-2012/203Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili 04.08.2011 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında tarımsal sulama abonelik sözleşmesi olduğunu, 2010/10.dönem faturasının fahiş miktarda bulunduğunu ve 36.478 TL borç çıkartıldığını, müvekkilinin davalı kuruma durumu bildirmesi üzerine sayacın incelendiğinin ve kristal arızası bulunduğu, bakanlık mühürlerinin sağlam olduğunun söylendiğini; ancak bu tespitin bilimsel olmadığını, zira kristal arızası halinde endeks okunamayacağını belirterek, müvekkilinin davalıya 15.756 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevabında; kristal bozukluğunun sonraki bir durum olup, fatura ile ilgisi bulunmadığını ve tahakkukunun yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; yargılama esnasında davacı asilin imzaladığı 29.06.2011 taahhüt belgesi sebebiyle, davalı tarafından davanın düşürülmesine karar verilmesi istenilmiş ise de, davacı asilin beyanının açık bir feragat olmadığı gerekçe gösterilerek, bu talep dikkate alınmamış, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davacının 15.756 TL borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmektedir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; "elektronik sayaçlarda kristalin arızalı olması durumunda sayaç endeksinin doğru tüketim kaydetmeyeceği, bu durumda tüketimi tespit etmek için sayaç değil EPMHY 20.maddesine göre geçmiş dönem tahakkuklarına göre hesaplama yapılacağı, sayacın elektronik bir sayaç olduğundan, sayaç ayar istasyonu gibi özel ortamlarda incelenebileceği, sayaç kristalinin arızalı olduğu, doğru tespit etmediği düşünüldüğünde ise, 21.848 TL fazla tahakkuk bulunduğu belirtilmiştir.Dosyada mevcut davalı kurumun tahakkuk müdürlüğünün 06.09.2011 tarihli yazısından, "sayacın 06.10.2010 tarihinde kapatması yapıldığı, abonenin faturaya itirazı üzerine 04.03.2011 tarihli sayaç ayar istasyonu raporunda; kristalin arızalı olduğunun belirtildiği, sayaç kristalinin söküldükten sonra arızalanabileceği, sayaç kapama ve sökme işlemi yapan personelin sayaç endekslerini okumasının da, kristalin söküldükten sonra arızalandığının kanıtı olduğunun açıklandığı" anlaşılmaktadır.HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde; “bilirkişilik” müessesesi düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra 286.maddede de bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı düzenlenmiş ise de, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırıldığına göre verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HUMK.nun 283.maddesi hükmüne dayalı olarak, bilirkişiden açıklama ya da ek rapor isteyebileceği gibi 284.maddesi hükmüne dayalı olarak yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeni bir rapor alabilir.Aynı ilkeler 6100 sayılı HMK beşinci bölümünde "bilirkişi incelemesi" ismi altında ve 266-287.maddeleri arasında düzenlenmiştir.Mahkemece benimsenerek hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; sayacın doğru tüketim kaydetmesi ve kristal arızası ile ilgili saptamanın bilimsel verilerden uzak ve varsayıma dayalı olarak belirlendiği, raporun denetime açık olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; önceki bilirkişi dışında oluşturulacak 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu marifeti ile daha önceki sayaç ayar raporu ve sayaç temin edilmek suretiyle sayacın doğru tüketim kaydedip kaydetmediği ve kristal arızasının etkisi bilimsel verilere dayalı olarak belirleyecek ve davalı yanın itirazlarını da karşılayacak nitelikte rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekirken; itiraza uğrayan bilirkişi raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.Bundan ayrı olarak, davalı vekili tarafından dosyaya sunulan ve davacının 6111 sayılı Yasa kapsamında 29.06.2011 tarihinde imzaladığı taahhüt belgesi ve taksitlendirme protokolü içeriği dikkate alınarak protokolün dava konusu borcu kapsayıp kapsamadığı belirlenmek suretiyle, protokolde herhangi bir ihtirazı kaydı bulunmayan, iradi olarak protokolü yapıp daha sonra (dava konusu borcu da kapsadığı saptandığı takdirde) sözkonusu yapılandırmadaki tahakkukun fazla olduğundan bahisle, dava açmasına ilişkin BK.62.maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın, feragat yönünden tartışılmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.