Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7926 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6523 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin aracında 18.03.2011 günü meydana gelen arızanın davalı ... tarafından tamir edildiğini; aracın 11.06.2011 günü tekrar arızalanması üzerine yeniden davalı servise götürüldüğünü, davalının arızaya dair bir rapor hazırlayarak, tamir için 40.308,00 TL talep ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin aracı dava dışı servise götürerek tamir ettirdiğini, arızanın davalı servisin yaptığı tamirden kaynaklandığının tespit edildiğini iddia ederek; bu olay nedeni ile müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 40.308,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; ayıplı araç tamirinden kaynaklanan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı servisin tamir için kendisine bırakılan dava konusu aracı gereği gibi tamir edip etmediği, araçta meydana gelen ikinci arızanın davalı ... tarafından yapılan ilk tamirden kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktalarında toplanmaktadır.Dosya içeriğinden; dava konusu aracın 06.10.2006 tarihinde davacıya satıldığı; ayıplı hizmet verildiği iddia edilen onarımın 18.03.2011 tarihinde yapılarak aracın davacıya teslim edildiği; yaklaşık 3 ay sonra aracın tekrar arızalandığı; davacının aracı dava dışı servise tamir ettirdiği; yetkisiz servise ödenen tamir masrafı ile araçta meydana gelen değer kaybını davalıdan talep ettiği anlaşılmaktadır. TBK'nın 49. maddesi gereğince; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Buna göre davalı servisin tamir eylemi ile davacının aracında arıza meydana gelmiş ise davalı, davacının bu nedenle uğradığı zararı tazminle yükümlüdür. Ancak zararın davalıdan tazminine karar verilebilmesi için öncelikle zararın davalının ayıplı hizmet ifasından kaynaklandığının kesin olarak ispatlanması gerekir.İspat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. TMK'nın 6. maddesinde bu husus; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" şeklinde ifade edilmiştir.TBK'nın 50/1'e göre de "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır". Bu bağlamda davacının hem uğradığı zararı ve miktarı hem de davalının eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını ispat etmesi gerekir. Somut olayda davacı; davalı ... tarafından hazırlanan hasar tespit raporunu iddiasını ispat için dosyaya sunmuş ve bilirkişi incelemesi talep etmiştir. Davalı ... tarafından hazırlanan 21.06.2011 tarihli hasar tespit raporunda; "11.06.2011 tarihinde, durma anında yağ lambası yanması, motor bölümünün ön tarafından yağ damlatmaya başlaması ve motorda yağ kalmaması şikayeti ile iş emri açılmıştır. Servisimizde yapılan kontroller sırasında ... motor soğutma suyunun silindirden motor yağına karışması sonucu silindirlerde hasar meydana geldiği tespit edilmiştir. Oluşan hasar ve deformasyonların yanlış özelliklerde soğutma sıvısı kullanımından kaynaklı olabileceği düşünülmektedir." şeklinde tespit yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 11.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda ise; "araçtaki arızanın, motor kapağında yağ ve silindir arasında sızdırmazlık sağlayan yüzeylerin ve elamanın zaman içinde yıpranması ve yetersiz kalmasından meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bunun sebebinin, sızdırmazlığı sağlayan yüzeylerin ve sızdırmazlık elamanının imalattan kaynaklanan yetersizliğinin zaman içinde erken yıpranma ile ortaya çıkması ve bu yıpranmanın davalı tarafından davacıya gönderilen 21.06.2011 tarihli yazıda da belirtildiği gibi antifriz olarak kullanılan yanlış özelliklerde bir sıvı tarafından hızlandırılmış olması dışında teknik bir izahı ortada gözükmemektedir" denilmiş; raporun sonuç kısmında da; "...araçta meydana gelen motor arızasının normal zamanından önce yıpranan ve yetersiz kalan motor kapak yüzey ve sızdırmazlık elamanı ve davalı yetkili servis tarafından yanlış soğutma sıvısı ve servis hizmetinden kaynaklanmış olduğu kanaatine varıldığı" belirtilmiştir.Hükme esas alınan bu rapor; taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek nitelikte somut ve bilimsel veriler içermemekte; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde gerekçe ihtiva etmemektedir. Uyuşmazlığın çözümü için raporda; arızanın nedeninin kesin şekilde tespiti gerekir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK'nun 279/2. maddesi gereğince; bilirkişi raporu Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Diğer taraftan davalı vekili rapora itiraz etmiş ancak mahkemece; vekilin rapora itirazı dikkate alınmayarak; araca son antifiriz ilavesinin davalı yetkili servis tarafından konulduğu, bu işlemden 3 ay sonra araç motorunda arıza meydana geldiği yönündeki yanlış değerlendirme ile davalı servisin araçta meydana gelen arızadan sorumlu olduğuna karar verilmiştir.Hal böyle olunca mahkemece; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki savunmaları da nazara alınarak, üniversitelerin Otomotiv Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden, davacının aracında 11.06.2011 günü meydana gelen arızanın, davalı servisin 18.03.2011 günü yaptığı tamir sırasında araca koyduğu antifirizden meydana gelip gelemeyeceği, zarara neden olduğu bildirilen antifirizin vukuu bulan zararın meydana gelmesindeki etki oranı ve etkileme süresi gibi hususlarda yeterli ve denetlenebilir bir rapor aldırılarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.Kabule göre de; davacının yetkisiz serviste yaptırdığını iddia ettiği onarımı herhangi bir belge ile tevsik etmemesine ve bu onarım için yapılan harcamayı gösterir herhangi bir fatura veya benzeri belgeyi dosyaya ibraz etmemesine rağmen; 40.308,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.