MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2012NUMARASI : 2010/493-2012/358Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili kurum kaçak su ekibi tarafından 24.03.2010 tarihinde yapılan kontrolde davalının atık su aboneliği olmaksızın kurum şebekesini kaçak olarak kullandığının tespit edildiğini, davalının eylemi ile kurum zararına sebep olduğunu, aleyhinde yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı davetiye tebliğine rağmen yargılamaya katılmamıştır.Mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile itirazın 1850,20 TL asıl alacak ve 45,17 TL yasal faizi ile birlikte toplam 1.895,37 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı tarafından davalı aleyhine yapılan Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2010/8402 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 24.03.2010 tarihli kaçak tespit tutanağı kapsamında 16.270,10 TL asıl alacak 397,17 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.667,27 TL üzerinden takip yapıldığı görülmüştür.Dava konusu 24.03.2010 tarihli kaçak su tutanağında; davalının atık su aboneliği olmaksızın WC'lerde, çay ocağı ve çevre temizliğinde su kullandığı, çalışan sayısının 10 kişi, kaçak kullanım müddetinin 1 yıl 9 ay 4 gün olduğunun belirtildiği görülmüştür.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalının kuyu suyu aboneliği olmadığı halde iç tesisata vererek tüketmiş olduğu atık suyu Aski kanalizasyon şebekesine deşaj ettiğinden dolayı eyleminin Aski Tarifeler Yönetmeliğinin 55/e maddesine göre kaçak su fiilini oluşturduğu, davacı tarafın Aski Tarifeler Yönetmeliği 55. maddesi uyarınca takibe koyabileceği asıl alacak miktarının 1.850,20 TL , yasal faiz 45,17 TL ile birlikte 1.895,37 TL olduğu, davalının 14.771,90 TL bakımından haklı olduğu belirtilmiştir.HMK'nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı şirkette çalışan kişi sayısı baz alınmak suretiyle dava konusu kaçak su tutanağından dolayı davacının talep edebileceği miktar hesaplanmış olup, kaçak tespit tutanağında belirtilen çevre temizlikteki kullanımın hesaba etkisi değerlendirilmemiştir. Davacı vekili gerekçelerini de bildirmek suretiyle rapora itirazlarını dosyaya sunmuş, ancak mahkemece davacı vekilinin itirazlarını karşılayacak şekilde bilirkişiden ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor aldırılmadan hüküm tesis edilmiştir. Buna göre mahkemece davacının itirazlarını karşılayacak şekilde bilirkişiden ayrıntılı ve denetime elverişli ek rapor veya yeni bir bilirkişi ya da heyetinden yeni bir rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, itiraza uğrayan bilirkişi raporuna dayanarak, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.