Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7908 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6579 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 03/05/1999 tarihli tutanak ile daire satışı konusunda satış bedelinin 1/3'ü olan 10.000 Alman Markını ödediğini, eksikleri yaptırarak dairede oturmaya başladığını, davacının tapu devri yapılacağı inancı ile malik sıfatı ile dairede oturduğunu, davacının açılan tahliye ve ecrimisil davası ile tapu devrinin yapılmayacağını öğrendiğini belirterek ödenen 10.000 Alman Markı bedeli için onayın sona erdiği 19/01/2012 itibari ile belirlenecek daire bedelinin 1/3'ünün, yapılan eksiklerin tamamlandığı 1999 yılı itibari ile 412.87 ile pimapenlerin yapıldığı 2008 yılı itibari ile 2000 TL için 19.01.2012 itibari ile belirlenecek uyarlanmış rayiç bedel toplamı olan 20.000 TL (fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere) 19.01.2012'den yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının iyiniyetli olmadığını, dairede oturmaya devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davacının açtığı davaya konu dairenin tapusunun iptali ve tescili davasının reddedildiği, bu kararın onandığı, mahkemece davacının onama kararından itibaren 1 yıllık süre içinde bu davayı açmasının gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Tapuya kayıtlı taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığı takdirde hukuken geçersizdir (MK. 634, BK 213, Tapu K. 26, Noterlik K. 60 maddeleri). O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç yükleyemez. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler. Davacının taşınmazı satın alıp dava tarihinde de kullandığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Somut olayda, taraflar arasında taşınmaz satımına ilişkin sözleşmesel ilişki bulunduğu, BK'nun 125. maddesine göre taşınmazın tapuda devrinin gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadırAyrıca, taşınmazın dava tarihi itibari ile davacının zilyetliğinde olması nedeni ile zamanaşımının bu sürede işlemesi de mümkün değildir. Mahkemece, işin esasına girilerek deliller incelenip değerlendirilerek doğacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.