Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7878 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 2456 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av. ... ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. ... geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü. Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkili şirketin, davalı idarece adına tahsis edilmiş olan arazinin mülkiyetini alabilmek için satış bedeli olarak bildirilen 7.169.157,89 TL yanında ayrıca yol bedeli olarak bildirilen 640.899,48 TL yi de ödemek zorunda kaldığını, oysa satış bedelinin 5.045.400,25 TL lik bölümünün alt yapı bedeli ve katılım payı olarak ödenmiş olduğunu, bu nedenle davalı idarenin sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; mükerrer olarak tahsil edilen 640.889,48 TL nin temerrüt tarihi olan 17.04.2010 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; aldırılan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafın tahsis edilen taşınmaz için arsa bedeli, altyapı katılım payı ve mevcut bölgeye katılım payı başlıkları altında KDV’si ile birlikte 7.169.157,89 TL ödediğini, bunun yanında ayrıca yol altyapı bedeli olarak alınan 640.889,48 TL nin mükerrer tahsilât niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; davacı tarafın, tahsis edilen arsa nedeniyle “arsa bedeli, altyapı katılım payı ve mevcut bölgeye katılım payı” kalemleri altında davalı idarece tahakkuk ettirilen fatura nedeniyle ödediği 7.169.157,89 TL içerisinde, yine davalı idarece “10 mt genişliğindeki yol altyapı bedeli” olarak tahakkuk ettirilen ve davacı tarafça itirazi kayıtla ödenilen 640.899,48 TL'nin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla 640.899,48 TL'nin mükerrer olarak ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.Davacı şirket, satış bedeli olarak ödediği meblağın 2.123.757,64 TL lik bölümünün arsa bedeli olarak talep edildiğini, geriye kalan 5.045.400,25 TL nin ise ... altyapı katılım payı ve ... bölgesine katılım payı olarak ödendiğini, bu nedenle alınan altyapı kalemine dahil olan yol bedelinin mükerrer olarak tahsil edildiğini iddia etmektedir. Davalı idare ise; daha önce başka bir şirkete tahsis edilen arsanın daha sonradan tahsisisin iptali ile parsellere bölünerek davacının da aralarında bulunduğu çeşitli şirketlere tahsis edildiğini, ancak imar planını denetleyen Sanayi Bakanlığınca davacıya ait taşınmaza ulaşımın ve altyapının sağlanabilmesi amacıyla 10 mt genişliğinde yol bırakılmasına ilişkin imar planında revizyon yapılmasının istenildiğini, bu nedenle sadece davacıya ait parsele hizmet verecek yolun yapıldığını ve ... de faaliyet gösteren tüm kuruluşlardan alınan altyapı katılım payı ve mevcut bölgeye katılım payı dışında davacı taraftan bu yol bedelinin de talep edildiğini savunmuştur.Bu durumda, uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme ulaştırılması için, tarafların iddia ve savunmalarında geçen belgelerde incelenmek suretiyle davacı taraftan alınan altyapı katılım payı ve mevcut bölgeye katılım payı kalemlerini oluşturan giderlerin neler olduğu, ... bünyesinde bulunan diğer firmalardan da bu bedellerin aynı oranda alınıp alınmadığı ve bu hususlara bağlı olarak yol altyapı bedeli olarak tahsil edilen bedelin, altyapı katılım payı ve bölge katılım payı olarak belirlenen bedel içerisinde mi kaldığı yoksa ayrıca alınması gereken bir bedel mi olduğunun konunun uzmanlarından olaşan bilirkişi kurulu marifetiyle belirlenmesi gerekmektedir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, yukarıda açıklandığı şekilde araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi görüşlerine başvurulan bilirkişilerin de konunun uzmanı olmadıkları, dolayısıyla raporun eksik olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; konunun uzmanlarından oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıda açıklandığı üzere inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm tesis edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.