MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2013NUMARASI : 2012/375-2013/205Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili; davalının 2581040 nolu işyeri elektrik abonesi olduğunu, tahakkuk eden elektrik faturalarını ödemediği için davalı hakkında İstanbul 27. İcra Müdürlüğünün 2010/40829 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği gereğince kullanılan elektrik bedelinin 944,75 TL asıl alacak, 3.634,08 TL gecikme zammı, 654,11 TL'sinin KDV alacağı olduğunu, davalının borca ve icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davalının toplam 5.232,94 TL alacağı ilişkin itirazının iptaline, takibin devamına, davalının % 40 icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; işyerini 11 yıl önce kapattığını, elektrik aboneliğini iptal ettirmediğini, borcun kendisinden sonra aboneliği kullanan şahıslara ait olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazının 3.045,16 TL açısından iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve alacak likid olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık, aboneliği iptal ettirmedikçe abonenin kullandığı elektrik bedelinden sorumlu olup olmayacağı ve zamanında ödenmeyen elektrik faturalarından dolayı tarife ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının elektriği kesmesi gerekirken kesmemesinin, dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedelinden indirim yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu abonenin sorumluğunun hüküm altına alındığı 2013/13-492 Esas- 505 Karar, 2008/19-174 Esas- 199 Karar sayılı ilamları ile; “abonenin aboneliğini iptal ettirmediği sürece sorumluluğunun devam edeceği benimsenmiştir”.Taraflar arasındaki uyuşmazlığı giderecek meri mevzuat hükümlerinin incelenmesinde yarar vardır. 09/11/1995 tarih, 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğinin 26.maddesine göre; aboneliğinin başlangıç tarihinin sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarih olduğu, başka bir yere taşınacak abonenin taşınma tarihinden en az bir hafta önce şirkete yazılı olarak başvurarak sayaç değerinin okunmasını istemek zorunda olduğu, bir hafta içinde sayaç değeri belirlenmediği takdirde abonenin bildiriminin esas kabul edileceği, 38. maddeye göre idarenin faturalama dönemlerinde abone sayacının kaydettiği değeri mahallinde ve zamanında okuyarak faturalamaya esas olacak şekilde kayda geçirilmesinin esas olduğu, 50.maddeye göre fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde 20 gün içerisinde Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, “bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir” hükmü getirilmiştir.25/09/2002 tarihli ve 24887 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesine göre; zamanında ödenmeyen borçlar başlığı altında “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilebilir” şeklindedir. 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2.maddesine göre, “müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması hâlinde nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir” söz konusu durum 2 gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmaktadır. HMK.nun 30.maddesine göre; yargılamaya hâkim olan ilkelerinden birisi de usul ekonomisi ilkesidir.Somut olayda, taraflar arasında 1997 yılında imzalanan 2581040 nolu işyeri elektrik aboneliğine ilişkin sözleşme bulunduğu, davalının aboneliğin bulunduğu işyerindeki faaliyetine 28.04.1999 tarihinde son verdiği ancak elektrik aboneliğini iptal ettirmediği, aboneliğin 28.04.1999 tarihinden sonra fiilen davalı dışındaki şahıslar tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.Yargılama sırasında düzenlenen ve hükme esas alınan Bilirkişi Raporu ile; davacı ile davalı arasında 1997 yılında elektrik kullanımına dair sözleşme yapıldığı, dosyaya sunulan faturalardan davalının ödemediği 11 adet fatura bulunduğu, toplam 944,75 TL olduğu, davalının abonelik sözleşmesini iptal ettirmediği, zamanaşımı itirazı olduğundan davalının ödemekle sorumlu bulunduğu elektrik tüketim bedelinin hesaplanmasında B.K. 125. maddesinde belirlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dikkate alındığında davaya konu fatura bedellerinden 14/12/2000 son ödeme tarihli 35,92-TL'lik faturadan itibaren, 01/08/2000 tahakkuk, 28/09/2000 son ödeme tarihli faturanın zamanaşımına uğradığı, toplamda 907,04-TL tutarında 10 adet fatura bedellerinin zamanaşımına uğramadığı, 14/12/2000 son ödeme tarihli 35,92-TL'lik fatura için 163,36-TL, 13/02/2001 son ödeme tarihli 13,55-TL'lik fatura için 60,24-TL; 13/04/2001 son ödeme tarihli 70,76-TL'lik fatura için 305,74-TL, 14/05/2001 son ödeme tarihli 94,25-TL'lik fatura için 397,50-TL; 11/06/2001 son ödeme tarihli 107,56-TL'lik fatura için 388,70-TL, 12/07/2001 son ödeme tarihli 85,13-TL'lik fatura için 342,29-TL, 14/08/2001 son ödeme tarihli 111,58-TL'lik fatura için 436,3-TL, 14/09/2001 son ödeme tarihli 112,59-TL'lik fatura için 428,69-TL, 12/10/2001 son ödeme tarihli 115,50-TL'lik fatura için 428,99-TL, 29/05/2002 son ödeme tarihli 160,20-TL'lik fatura için 491,31-TL olmak üzere toplam 3.443,19-TL gecikme faizi olduğu, davalı tarafından işyerinin söz konusu fatura tahakkukları dönemlerinde terk edilmiş olması nedeniyle bu tüketimleri yapmadıkları beyan edilmiş olsa da, abonenin sözleşmenin tarafı olmakla ve abone sözleşmesini iptal ettirmediğinden, gerek kaçak kullanım, gerekse normal kullanımdan kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu ve bu şekilde davalının iş yerini terk ettiğini ve elektrik abone sözleşmesini sona erdirdiğini davacı kuruma bildirmemiş olması nedeniyle elektriğin davacı kurumun bilgisi dışındaki kişilerce kullanılmasına neden olması yüzünden kusurunun %70, davacının yerine getirdiği hizmetin tekel olarak yürütüldüğü, elektriğin, çağımızın gelişimine göre kesintisinin kişilerin yaşantısında yapacağı olumsuz etkilerin ağırlığı, elektrik gereksiniminin kesinti halinde kullanıcıları büyük oranda kaçak kullanıma yöneltme olgusunun tehlikeleri, elektrik enerjisi tüketiminin özelliği gereği aboneler dışında elektiriği kesmemiş bulunmasındaki kusurunun % 30 olarak değerlendirildiği, 907,04-TL + 3.443,19-TL 4.350,23-TL toplam zararın oluştuğu, bu zarardan davalının %70 oranında kusurlu olduğu şeklinde hesap edildiği ve davacının (4.350,23-TL x % 70=3.045,16-TL'sinden sorumlu olduğu, takip tutarının 5.232,94-TL olduğu, (5.232,94-TL - 3.045,16-TL=) 2.187,78-TL için itirazın iptalinin istenemeyeceği tespit edilmiştir. Olayda; davalı, davacının elektrik abonesidir. Davalı aboneliği iptal ettirmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden davacıya karşı sorumludur. Davacının (9) yıl gibi uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etse de bu kusur tüketilen enerji bedelinin aslından davacının beraatını gerektirmeyeceği gibi (tüketim bedeli olan ana borçtan) hukukî sorumluluğunu da ortadan kaldırmaz ve müterafik kusur nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirimi gerektirmez. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar. Davacının müterafik kusuru nedeniyle ana tüketim bedeli üzerinden indirim davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açar ki buda yukarıda bahsedilen usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eder. Mahkemeler bir davadan başka bir dava üreten kurumlar olmadığı gibi hukukî uyuşmazlıkları nihaî olarak sona erdiren yargı mercileridir. Hâl böyle olunca; mahkemece yapılacak iş, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile davalının dava konusu ana borçtan (ana tüketim bedelinden) her halükarda sorumlu olduğu, davacının yönetmelik gereği elektriği uzun süre kesmemesinin (somut olayda 9 yıl) dairemiz uygulamasına göre davacı açısından müterafik kusur oluşturacağı ancak bu kusurun da gecikme zammı veya faizden indirim sağlayacağı dikkate alınarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.