Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 781 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16599 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/05/2013NUMARASI : 2011/435-2013/223 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; İstanbul, Adalar, Büyükada Cami Mahallesinde kain tapunun 20 pafta, 77 ada, 35 parselde kayıtlı taşınmazın tapuda intikali sırasında tapu kaydındaki ''Zemini Sultan Mehmet Vakfına Mukataalı'' şerhinin kaldırılması için yersiz olarak 5.857 TL taviz bedeli ödendiği ileri sürülerek, 5.857 TL'nin davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı vekili, davaya konu olan taviz bedelinin Vakıflar Kanunu'nun 18.maddesine uygun olarak tahsil edildiğini, davaya konu vakfın gayrı sahih olarak kabul edilemeyeceğini, icareteynli ve mukataalı taşınmazlardan taviz bedeli alınması gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca; somut uyuşmazlığın çözümü için, kayda işlenen SULTAN MEHMET VAKFI’nın mukataalı veya icareteynli vakıf olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ve aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılması gerekir. Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu vakfın niteliğinin belirtilmesi açısından hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi ve hukuki durumları ayrı ayrı durumu ayrı ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığı vs. hususların keşfen ve uzman bilirkişiler marifetiyle saptanmalıdır. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere; vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin hiç bir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır. Vakfiye örneği ve ilk tesisten itibaren durumu gösterir tapu kaydı celbedilerek yukarıda anlatılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurulduktan sonra sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.