Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7772 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 894 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FETHİYE 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2010/361-2013/205Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı asil C.. Ö.. ve vekili Av.M..Ç. geldiler. Aleyhine temyiz olunan davacı asil İ.. Ç.. ve vekili Av.Ş.. D.. geldiler. Gelen asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin 20.05.2014 günü saat 14.00’e bırakılması uygun görüldü.Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davalının 07/09/2005 tarihli harici satım sözleşmesi ile Fethiye ilçesi Kargı köyü Uzunkır mevkii ada parsel sayılı taşınmazın 1/4 hissesini davacıya sattığını, davalının satış bedelini peşin aldığını, davacı ile davalı arasındaki güven ilişkisi nedeniyle davacının davalıya vekalet verdiğini, davalının taşınmazı 3.kişi olan Tufan adına satın aldığını, müvekkili olan davacının satış bedelini peşinen ödemesine rağmen davalının bu bedeli iade etmediğini beyan ederek, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında; davacının dava dilekçesinde iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 2005 yılında ödediği bedeli değil bu bedelin dava tarihi itibari ile güncel değerini istemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından anılan sözleşmelerin imzasından bu güne kadar sözleşmeye konu otelin bulunduğu arsaların satın alınması için hiç bir şekilde herhangi bir bedel ödemediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan geçersiz gayrimenkul satışından kaynaklı, davacı tarafından satış bedeli olarak ödenen bedelin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.Harici satış sözleşmesine göre mülkiyetin devri; TMK.nun 705, BK.nun 213 (TBK.nun 237), Tapu Kanununun 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri ve HGK.nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E.-2000/1704 K.sayılı ilamı gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir.Geçersiz sözleşmelere göre verilenlerin iadesi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenir. Sebepsiz zenginleşmenin, bir kimsenin mal varlığının haklı (geçerli) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi zarar değil, alacaklının (davacının) mal varlığında meydana gelen eksilmedir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Geçersiz satış sözleşmesi gereğince, diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir.Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değeri her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.Bu amaçla, çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle, az olan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs. ortalamaları alınmak suretiyle, ulaşacağı alım gücü yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında ve gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmelidir. Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek, denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda, davacının ödediği 112.500 TL satış bedelinin güncellenmesi konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınıp, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre ise, davacının davalı tarafa harici satış sözleşmesi gereği ödediği bedel 112.500 TL olup, davacının da talebinde bu bedelin güncellenerek tahsilini talep etmesi karşısında, 112.500 TL'nin güncellenerek karar verilmesi yerine, 450.000 TL'nin güncellenmek suretiyle, bu şekilde talep de aşılarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.